Hayaller ve gerçekler
Gayrimenkul sektörü başlarda olmasa bile sonraları hep çok ilginç gelmiştir bana. Neticede bundan 23-24 yıl önce sektöre yeni girdiğim zamanlarda tek derdim tıpkı her yeni gayrimenkul danışmanının olduğu gibi bir gayrimenkulü işleme döndürüp para kazanmaktı ve kazanacağım paralarla neler yapacağımın hayallerini kurmaktı. Tabi hayallerde kah bina satıyorduk kah lüks villa, kah Ferrari alıyorduk kah lüks villada yaşıyorduk ama tabi gerçekler öyle hayallerdeki gibi olmuyordu. Hayallerimizi gerçekleştirmek için aman müşteri kaçmasın, aman portföy kaçmasın diye oradan oraya savrulurken gerçekleri de görmezden geliyorduk. Görmezden geldiğimiz en acı gerçek ise aslında bu hayallerin hemen hemen tüm yeni danışmanlarca kurulduğu ve çoğunun bu hayalleri kurarken nasıl sektörden kopup gerçek hayata sessiz sedasız döndüğüydü.
Zaman geçtikçe, sektörden kopmayıp hafiften tutunmayı başardıkça gerçekleri de görmeye başlıyordu insan ki bahsettiğim zaman maalesef yıllarla ölçülebilen bir zaman dilimiydi. O hayallerin gerçekler ile yoğrulduğu bu döneme ulaşabilmek aslında bir gayrimenkul danışmanının da bakış açısının değişmeye başladığı noktaydı. Tabi bu gerçeklerin bir tanesi sektörde temas ettiğimiz insanların gerçek kişiliğini görebilmekti ve ilginç olan kısım da buydu belki de. İlginç ama bir o kadar da üzücü kısımdı aslında insan psikolojisinin nasıl değişebildiği; konu para olmadığında ve henüz ticaret gerçekleşmediği dönemlerde o kadar güvenilir, o kadar sözünün eri, o kadar küçük hesap yapmayanların masaya para konunca nasıl bir anda 180 derece dönebildiğiydi bana ilginç gelen. O hanım hanımcık ablaların bir anda cadıya, sözünün eri ahlak timsali abilerin göz açıp kapayıncaya kadar canavara dönüştüğünü görmek toplumun aslında hangi temellere oturduğunu da göstermekteydi.
Mesela bugünün parasıyla on milyonlarca liralık bir ticarette mülk sahibinin siteye olan 20 bin liralık su borcunu gayrimenkul danışmanına ödetmeye çalışması ve hatta metazori ile ödetmesi nasıl açıklanabilir?
Veyahut milyonlarca liralık bir ticarette gayrimenkul danışmanına 2 bin liralık DASK yaptırtıp parasını vermemek için sahte gülücüklerle “bu da senin hediyen olsun” diye şirinlik yapar görünüp içindeki çiğliği dışa vurması nasıl adlandırılabilir?
Sırf hizmet bedelini vermemek veya eksik vermek için “seninle daha çok iş yapacağız, sana çok para kazandıracağım” diyerek daha ilk ticarette lütufta bulunduğunu söyleme küstahlığı nereye koyulabilir?
Bu ve buna benzer o kadar çok çiğlikle karşılaşmışımdır sektörde bazen bana karşı bazense meslektaşlarıma karşı; ama gerçek o ki zaman geçtikçe tüm bunlar o denli sıradanlaşmış ve o denli kanıksanmış hale geliyor ki insan şaşırma ihtiyacı bile duymuyor. Tabi bu sonuç durumun ilginçliğini ortadan kaldırmıyor ve hatta daha da arttırıyor çünkü insan ister istemez sorgulamaya başlıyor. Bir insan toplasan, çıkarsan, çarpsan ve de bölsen bugünün parasıyla yüz milyonlarca liralık mal varlığına sahip iken nasıl olur da 20 bin liralık su parasını ve yahut 2 bin liralık DASK ücretini veya kiracısından aldığı depozitoyu ona hizmet veren bir danışmana ödetmeyi kendisine kar olarak görebilir?
Hayaller ile gerçekler işte bu ve buna benzer sebeplerden dolayı gayrimenkul sektöründe çok ayrışmış vaziyettedir ve ne zaman ki bir gayrimenkul danışmanı bu gerçekleri görmeye başlar işte o zaman değişim ve dönüşüm de başlar.
