İş kazaları ve yapı denetim
Bursa’da son günlerde bazı şantiyelerde iş kazaları meydana geldi ve kafalarda bazı soru işaretleri oluştu. Benim başıma gelmedi ama (çok şükür) yaşanmış bir olaydan alıntı yaparak konuya dikkat çekmek istiyorum. Hikayemiz şöyle başlıyor :
“Bir sabah, henüz şantiye yeni yeni canlanırken telefonum çaldı.
Ses telaşlıydı: ‘Abi acil gelmen lazım, bir işçi düştü…’ Hemen şantiyeye geçtim. Betonarme karkasın üçüncü katında çalışan bir işçi, yeterince korunaklı olmayan bir kenardan düşmüştü. Hayattaydı ama ağır yaralıydı. Ambulans gelmiş, polis de olay yerine varmıştı. İş güvenliği uzmanı ortada yoktu. Şantiye şefi panik içinde telefonlara sarılmıştı. Olay tutanakları hazırlanıyordu. Ama en can alıcı soru çok kısa sürede soruldu: “Yapı denetim firması bu durumdan sorumlu mu?”
Yapı denetim firmalarının asli görevi; projenin ruhsat, yönetmelik ve teknik şartnamelere uygun olarak uygulanıp uygulanmadığını kontrol etmektir.
Ama iş kazaları olduğunda, kamuoyunda ve bazen resmi mercilerde bile şu kafa karışıklığı yaşanır: “Siz de oradaydınız, nasıl oldu da böyle bir şeyi görmediniz?”
Burada şunu çok net ifade etmek gerekiyor:
Yapı denetim firmaları, iş güvenliği uygulamalarını doğrudan denetlemekle yükümlü değildir. Yapı denetim firmaları bir şantiye şefi gibi her an şantiye sahasında bulunmak zorunda da değildir.
İş güvenliği sorumluluğu, 6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu çerçevesinde, doğrudan işverenin ve onun görevlendirdiği iş güvenliği uzmanlarının sorumluluğundadır.
Ama bu, bizim tümden “sorumluluk dışı” olduğumuz anlamına gelir mi? Tabi ki gelmez. Kanunen de vicdanen de sorumluyuz. Bizler de o şantiyede her kontrole gittiğimizde gözlem yapan insanlarız. Bir kenarda koruma filesi eksikse, iskelede çapraz destekler gevşekse, düşme riski açıkça görünüyorsa bunu “benim görevim değil” diyerek görmezden gelmek mümkün değildir. Uyarımızı yazılı olarak yapar güvenlik önlemlerinin alınmasını sağlamaya çalışırız. Lakin hala daha uyulmuyor ise gerekli yaptırımı da yapmak hem hukuki hem vicdani görevimiz. Zira insan hayatı söz konusu olduğunda, sessiz kalmak da bir tür sorumluluktur. Yani kısaca müteahhidi yazılı olarak uyarmak , uyarıya rağmen hala gerekli önlemler alınmıyor ise ilgili kuruma şikayet etmekle yükümlüyüz.
Bu ayrımın hem sektörde hem kamuoyunda iyi anlaşılması gerekir. Sonuç olarak yapı denetim firmalarının iş kazalarındaki rolü net çizgilerle tanımlı olabilir. Ama gerçek hayatta bu çizgiler bulanıklaşır. Ve bazen, yasal değil ama vicdani bir sorumluluk en ağır yük haline gelir. Unutmayalım: Denetim sadece bina için değil, hayata dair bir duruştur.

