banner77

banner69

banner88

15.10.2025, 17:00 788

Konut krizi ve gençler: Geleceğin ev sahipliği imkânsız mı?

Türkiye’de gençler için ev sahibi olma hayali her geçen yıl daha da uzaklaşıyor. Son dönemde hızla artan konut fiyatları, kiraların önlenemez yükselişi ve finansal koşulların ağırlaşması, özellikle yeni mezun olan ya da iş hayatının başındaki gençlerin barınma sorununu derinleştiriyor. Artık mesele sadece ev satın almak değil, güvenli ve ulaşılabilir bir konutta kiracı olabilmek bile ciddi bir krize dönüşmüş durumda.

Büyük şehirlerde 1+1 veya 2+1 dairelerin fiyatı, ortalama maaşla yaşayan bir gencin 5–10 yıllık toplam gelirine denk geliyor. Üstelik bu hesap, maaşın tamamının biriktirildiği varsayımına dayanıyor. Oysa gençlerin yaşam giderleri, kira ödemeleri, ulaşım ve eğitim masrafları düşünüldüğünde ev sahibi olmak neredeyse imkânsız hale geliyor.

Konut yalnızca bir barınma alanı değil; bireyin kimliğini, özgürlüğünü ve toplumsal aidiyetini de şekillendiren bir unsur. Kendi evine sahip olamayan, hatta tek başına ev kiralayamayan gençler, bağımsızlıklarını ertelemek zorunda kalıyor. Bu durum aile yapısını, iş gücünü ve şehirlerdeki sosyal yaşamı doğrudan etkiliyor.

Türkiye’de özellikle büyük şehirlerde hibrit yaşam (home-office) giderek yaygınlaşıyor. Küçük ölçekli daireler, gençlerin hem yaşama hem de çalışma ihtiyaçlarını aynı çatı altında karşılamaya başladı. Dünyada örnekleri görülen paylaşımlı konut modelleri bizde henüz tam anlamıyla yaygınlaşmasa da, genç nüfusun barınma sorununa yönelik tartışmalarda gündeme alınabilecek seçeneklerden biri olabilir. Ancak en önemli ihtiyaç, erişilebilir fiyatlı ve sosyal donatıları güçlü projelerin üretilmesi; yani yalnızca metrekare küçültmek değil, gençlerin yaşam kalitesini de gözetmek.

Bursa, hem üniversite kenti hem de güçlü sanayisiyle genç nüfusun yoğun olduğu bir şehir. Öğrenciler, yeni mezun mühendisler ve beyaz yaka çalışanlar için erişilebilir konut projeleri kentin geleceğini doğrudan etkileyecek. Aksi halde gençler göç etmekte ya da yaşadıkları yerde aidiyetsizlik hissetmektedir.

Sorunun çözümü, yalnızca piyasayı kendi haline bırakmakla değil; sosyal konut politikaları, kooperatif modelleri, gençlere özel kredi ve kira desteği programlarıyla mümkün olabilir. Kamu ve özel sektör iş birliği, gençleri geleceğin barınma krizinin mağduru olmaktan kurtarabilir.

Bugün gençler için “ev sahibi olmak” neredeyse imkânsız görünse de, yeni düşünme biçimleri ve cesur politikalarla bu tablo değişebilir. Çünkü barınma hakkı, ertelenebilir bir lüks değil; her bireyin temel ihtiyacı ve geleceğe güvenle bakmasının ön şartıdır.

Yorumlar (0)
Yorum yapabilmek için lütfen üye girişi yapınız!
banner100
13°
az bulutlu
banner62
banner89