banner94

banner77

banner69

banner88

15.03.2023, 18:22 179

Deprem

11 kentimizi yıkan, koca bir enkaz haline getiren Maraş merkezli 2 büyük deprem felaketinden önceki son büyük depremi 30 Ekim 2020 tarihinde İzmir’de yaşadık. Ben de 2020 Kasım ayında yayımlanan “Deprem Bilinciyle Yaşamak” başlıklı köşeyazımda deprem konusunu ele almışım. O yazımda şu noktalara değinmişim;

“…Geçmişten günümüze yurdumuzda birçok yıkıcı deprem olduğu gibi, gelecekte de sık sık olacağını biliyoruz. Deprem bir doğa olayıdır. Bizler onu engelleyemeyiz fakat gerekli önlemleri alırsak, depremin yol açacağı hasarı en aza indirgeyebiliriz. İçlerinde bulunduğumuz yapıların depreme dayanaklı, sağlam, güvenlikli olup olmadığını bilemeyiz zira depreme karşı hazırlıklı olmak, sağlıklı, güvenlikli yapılarda yaşamak, bizlerin bireysel bilgi ve olanaklarımızla, alacağımız önlemlerle mümkün değildir.

Deprem ve benzeri afetlere hazırlık, kararlı bir şekilde uygulanacak zorunlu devlet politikasını mecbur kılmaktadır. Yer seçiminden itibaren, imar planlarının afet riski göz önünde bulundurularak hazırlanması gerekmektedir. Aksi takdirde gelecekte yaşanabilecek depremlerle yine büyük can ve mal kaybına uğrayacağımız yadsınamaz bir gerçektir. Depreme dayanıklı yerleşim alanları ve yapılar tasarlayıp üretmenin, yaşanabilecek depremlerden oluşabilecek hasar ve can kayıplarının azaltılmasının tek yolu, bilim, teknikten sapmadan; mimar, mühendis, şehir plancılığı hizmetlerinin aksamadan, eksiksiz bir şekilde uygulanması ile mümkün olacaktır.”

Depreme uygun mimari ve/veya taşıyıcı sistemlerle, yeterli ve doğru donatı detayları ile, binaların yapım ve uygulama aşamasında denetimlerinin yapılması ve farklı üretimlerin yapılmasına müsaade edilmemesi ile yaşadığımız afet büyüklüğündeki bu depremleri en az kayıpla atlatmamız mümkündür.

Yine aynı yazımda “…Boğaziçi Üniversitesi, Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü, Deprem Bölgeleri Haritası’na göre, yurdumuzun %92’sinin deprem bölgeleri içerisinde olduğunu, nüfusumuzun %95’inin deprem tehlikesi altında yaşadığını, büyük sanayi merkezlerinin %98’i ve barajlarımızın %93’ünün deprem bölgesinde bulunduğunu belirtmektedir.

Ülkemizde son 58 yıl içerisinde depremlerden, 58.202 vatandaşımız hayatını kaybetmiş, 122.096 kişi yaralanmış ve yaklaşık 411.465 bina yıkılmış veya ağır hasar görmüştür. Bu bilgiden yola çıkarak diyebiliriz ki, depremlerde her yıl ortalama 1.003 vatandaşımız ölmekte ve 7.094 bina yıkılmaktadır. Deprem ile yaşama mecburiyeti olan ülkemizde geçmiş yıllardan bugüne değin, yurdumuzun hemen her bölgesinde şiddetli depremleri tecrübe etmiş olsak da; son olarak yaşadığımız İzmir Depremi’nde, bir kez daha gördük ki, biz halen depreme hazırlıklı değiliz.” şeklinde belirtmişim.

Yani İzmir depreminden bu yana, yine hiçbir şey değişmemiş, hiçbir ders alınmamış. Yapılması gereken testler, denetimler neticesinde güçlendirme, iyileştirme çalışmaları yapılmamış veya bina tahliyeleri sağlanmamış, yıkımlar yapılmamış. Senelerdir Jeoloji ve diğer akademik uzmanlarımızın açıklamaları, bilim adeta hiçe sayılmış. Tüm bunların karşısında ülkemiz koskoca bir enkaz alanı olmuş… Acımız çok büyük. Şu ana kadar son yaşanan 2 depremle açıklanan resmi can kaybımız ise 45bin civarı ve artmaya devam etmekte.
 

Yaşanan bu iki afette kaybettiğimiz tüm vatandaşlarımızı saygıyla anıyor; ailelerine, yakınlarına, milletimize başsağlığı diliyorum. Yaralılarımızın da bir an evvel sağlıklarına kavuşmalarını ümit ediyorum.

Yorumlar (0)
Yorum yapabilmek için lütfen üye girişi yapınız!
banner100
açık
banner61
banner62
banner89