banner94

banner77

banner69

banner88

A’dan Z’ye projenin içinde TİBA Mimarlık

Anadolu Üniversitesi Mimarlık Fakültesi’nden mezun olduktan sonra iki ortağı ile birlikte 2004 yılında TİBA Mimarlık’ı kuran İldam Aydın Bozbey, yoluna artık tek başına devam ediyor. Kendisiyle birlikte 9 kişilik bir ekiple hizmet verdiklerini ifade eden Bozbey, sadece mimari boyutunda değil bir projenin ruhsat alması için gereken 8 kalemde çalışmalar yaptıklarını söylüyor.  

RÖPORTAJ 28.12.2021, 18:03 28.12.2021, 18:16
A’dan Z’ye projenin içinde  TİBA Mimarlık
banner66

Ağırlıklı olarak eğitim binaları projelendiren TİBA Mimarlık; hastane, konut ve otel projelerine de imza atıyor.

Bozbey, Bursa’ya ait bir kent dokusunun olmamasından rahatsızlık duyduğunu belirterek, mimarların sadece teknik anlamda projeler çizerek, mal sahiplerinin de yasalarla fazla özgür bırakılması sonucunda tarz, malzeme ve renk anlamında tam bir karmaşanın olduğunu dile getiriyor.

Cephe Estetik Kurulu kurulması gerektiğinin altını çizen Bozbey, Eskişehir’de yıllar önce atılan bu yöndeki adımla artık kentin bir dokusu olduğunu bunun Bursa’da da hayata geçmesi gerektiğini vurguluyor.

Röportaj: Nagihan GÖRKEN

İldam Aydın Bozbey, TİBA’nın kuruluş hikâyesini bizimle paylaşır mısınız?

TİBA Mimarlık, 2004 yılında 3 ortak tarafından kuruldu. TİBA adı ortakların baş harflerinden geliyor. Kurulduğumuz yıllarda dekorasyon, aksesuar satışı, ruhsat projeleri gibi birçok hizmeti verirken daha sonra tamamen ruhsat projelerine yöneldik.

Hizmet alanlarınız neler?

Biz aslında paket bir hizmet veriyoruz. Sadece mimari boyutunda değil bir projenin ruhsat alması için gereken 8 kalemde çalışmalar yapıyoruz. Mesela inşaat mühendisleriyle bir araya gelip statik projelerini, mekanik ve elektrik mühendisleriyle birlikte mekanik ve elektrik projelerini hazırlıyoruz.

A’dan Z’ye projenin takibini yaptığımız için sürecin içinde yer alıp ayrıca maliyetleri de organize edebiliyoruz.

Daha çok hangi projeleri yapıyorsunuz?

Ağırlıklı olarak eğitim yapıları ön plana çıkıyor. Bursa’da 20’nin üzerinde eğitim kurumu tasarımım var. Eğitim yapılarını hastane, otel ve danışmanlık hizmetleri takip ediyor. Danışmanlık hizmetlerinde de bize gelen konsept projeleri bölgemizde bulunan yönetmelik kriterlerine uygun haline getiriyoruz.

Eğitim yapıları projeleri için tercih edilme nedeniniz nedir?

Mimarlar olarak elimizde sonsuz yetki var. Her projenin altına imza atabiliyoruz. Bana kalırsa bunun gruplandırılması lâzım tıpkı yurt dışındaki gibi. Ofisimi ilk açtığımda bana okul projesi gelmişti. Mimarlıkta şöyle bir şey var; örneğin hastane projesi çizecekseniz Sağlık Bakanlığı’nın tüm yönetmeliklerini bilmeniz lazım. Okul yapılarında da aynı şey geçerli. Milli Eğitim Bakanlığı’nın yönetmeliklerine hakim olmanız gerekiyor.

O dönem önüme gelen okul projesinde de yatırımcının isteklerini çok iyi anladım ve severek çizdim. Sonrasında da kendimi yaklaşık 6 yıl boyunca okul yapıları projesi çizerken buldum. Sanırım bu konuda uzmanlaştığım için tercih ediliyorum. İşinizi gören biri, benzerini talep ediyor. Size yaptığınız işe bakarak geliyor. Ardından da Jimer, Medicana gibi hastaneleri çizdim. Bunlar da yine Sağlık Bakanlığının yönetmeliklerine hakim olduğum için bana geldi.

Şehir dışında projeleriniz var mı?

Muğla Milas ve Afyon Sandıklı’da okul projelerim oldu. Ankara ve Tekirdağ’da da proje danışmanlık hizmetleri veriyorum.

Salgın süreci mimari çizimlerinizi etkiledi mi?

Pandemiyle birlikte insanlar kapalı alanlardan açık alanlara yöneldi ve artık dışa dönük tasarımlar yapılması gerektiğini idrak etti. Pandemiden önce bu anlayışa yönelik projelerimiz olmuştu ve bunların hepsi pandemi başladığında bitmişti. Şimdi de bize aynı anlayışla projeler geliyor. İnsanlar nefes alacağı ve ortak alanları olan yerleri tercih etmeye başladılar. Kapalı alanlara tutsak kalmak gerek işletmeleri gerekse de insanları fazlasıyla yordu.

Mimar olarak Bursa’ya baktığınızda ne görüyorsunuz?

En çok rahatsızlık duyduğum şey şehrimize ait bir dokumuzun olmaması. Özeleştiri yaparak söyleyeyim; bunun en büyük sebebi mimarlar. Çünkü yasalar ve yönetmelikler bizlere teknik anlamda şartlar koşuyorlar ama estetiğe yönelik hiçbir şart yok. Biz de sadece teknik anlamda projelerimizi çiziyoruz. Öte yandan mal sahibini de çok özgür bırakıyor yasalar. Bu nedenle ben cephe estetiği kurulu kurulmasının gerektiğine inanıyorum. Yıllar önce Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen bunu yaptı. Cephe estetik kurulu kurdu. Cephelerle ilgili şartlar ortaya koydu. Başta mimarlar olmak üzere büyük tepki aldı bu kararı. Ama bugün bakıyorsunuz Eskişehir’in bir dokusu var artık. Bursa’da dönemsel tüm binalar yan yana, rengarenk tam bir cümbüş… Ciddi anlamda tarz, malzeme ve renk karmaşası var kentimizde. Her şeyi beton yığını olarak algılıyoruz bu yüzden.

Bundan sonra bir dönüşüm olabilir mi?

Keşke olsa. Bu açıdan siyasilere ciddi anlamda iş düşüyor. Kente kimlik kazandıracak hamle insanların inisiyatifine bırakılacak bir şey değil. Çünkü sadece mimarları değil mal sahibini de bu yaptırımlarla sınırlamak lazım. Tabii ki teknik standartlar anlamında binalara müdahale edilmeli ama bu teknik ayrıntıların yanı sıra cephedeki ayrıntılarla da ilgilensek böyle çarpık bir kentleşme ile yüz yüze kalmayacağız. Bizim mimarlar olarak siyasi karar süreçlerinde de yer almamız gerekiyor. Çarpık kentleşme ile ilgili Mimarlar Odası da güzel çalışmalar yapıyor.

2021 yılı nasıl geçti?

Kriz dönemleri çoğu şey için fırsatlar yaratabiliyor. Bizim iş yoğunluğumuz arttı. Çünkü insanlar işi yapmaya başlamasalar bile ön hazırlığını yapmak ve kenarda tutmak istedi. Ekonomik krizi ilk hisseden sektörlerden biriyiz aslında. Biz bu kriz sürecini 2019’da hissetmeye başladık. Bu nedenle ben 2019 yılında ciddi anlamda durdum. Bıçak gibi kesildi her şey. Böyle bir şeyi en son 1999 depreminde yaşamıştık. Kadro olarak da pandemi öncesinde daralmıştık. Şu an benimle birlikte 9 kişilik bir kadromuz var. 2021, 2019 yılının uzantısı bence. Şu an piyasada ciddi anlamda bir yoğunluk var. Bu da 2023 yılının yoğunluğu aslında.

2022 yılından ne bekliyorsunuz?

Yatırımcı açısından tereddütle geçecek bence. Bir yandan projeler hazırlanıyor ama projelerin ne zaman başlayacağını kimse bilmiyor, çünkü kimse önünü göremiyor. Her gün dövizin ve malzeme fiyatlarının artması firmalar açısından ciddi sıkıntı oluşturuyor. Mimarlık ofisi olarak proje çizim tempomuz sürecek. Ama sahadaki işlerin piyasanın gidişatına göre yol alacağını düşünüyorum. Konut projeleri yoğunlaşıyor şu sıralar. Daha önce ticari binalarda yoğunluk vardı. Çünkü uzaktan çalışma modeli gelişti pandemiyle birlikte, ofisler küçüldü. Adresin önemli olmadığı görüldü. Konut projelerinde de sosyal tesisleri ve alanları fazla olan projeler ağırlık kazandı.

Yorumlar (0)
Yorum yapabilmek için lütfen üye girişi yapınız!
banner100
19°
kapalı
banner61
banner62
banner89