Nilüfer Belediye Başkanı Şadi Özdemir: Nilüfer olası depremlere en hazır ilçe
Rising City Yapı ve Yaşam Fuarı’nda standımızı ziyaret eden Nilüfer Belediye Başkanı Şadi Özdemir, gazetemize özel açıklamalarda bulundu.

Röportaj: İsmail Yoğurtçu
Düzenlenen fuarı ve gündemlerindeki çalışmaları değerlendiren Başkan Şadi Özdemir, Nilüfer’in olası bir depreme Bursa’daki diğer ilçelere göre daha hazırlıklı olduğunu belirterek, olası afetlerin sonrasında yaşanacak eksikliklerin yerinde ve zamanında giderilmesi için de çalışmalarını yürüttüklerini aktardı.
Bursa’nın ve özellikle de Nilüfer İlçesi’nin inşaat sektörü açısından önemine vurgu yapan Şadi Özdemir, Gerçekleştirilen fuarın gayet hareketli geçtiğini gördük. Katılımcıların memnuniyetleri organizasyon açısından faydalı olmuş. Konut sektörü, 350’ye yakın alt sektörü ilgilendiriyor. Bu sektörün büyümesi, birçok alt sektörün ivmesini güçlendiriyor. Bu nedenle fuara gösterilen ilgi Bursamız ve Nilüfer İlçemiz için çok kıymetli olduğunu düşünüyor ve tüm katılımcı firma temsilcilerine teşekkür ediyorum” dedi.
Depreme karşı dayanıklı kentler oluşturmanın ve planlamaları buna göre gerçekleştirmenin gerekliliğini ifade eden Başkan Şadi Özdemir, “Nilüfer, yumuşak bir zemine sahip, deprem etkisinin yüksek bir şekilde hissedileceği toprak yapısına sahip bir ilçe. Planlamalar, ilk başlardan, seksenli yıllardan itibaren bu gerçeğe göre yapılmalıydı. Son dönemlerde maalesef bu sorunlar çözülmeye çalışılıyor ancak ortaya farklı sorunlar çıkıyor. Dolayısıyla diğer ilçelere göre çok avantajlı olmasına rağmen Nilüfer’de dahil olmak üzere Türkiye’deki hiçbir ilçemizin deprem konusunda yeterince hazırlıklı olduğunu düşünmüyorum. Şehirlerin ilk kuruluşlarında doğru planlamalarla dirençli kentler haline getirilmesi gerekir. Mahalle bazında hatta birkaç mahalleyi içine alacak şekilde, tüm gerekli altyapı ve sosyal donatı alanları da planlanarak bütünsel şekilde kentsel dönüşümler yapılmazsa sorunlar çözülmüyor. Müteahhitlerle hak sahiplerini karşı karşıya getiren yöntemlerle değil arada mutlaka kamunun olduğu şekilde yapılır ise kentsel dönüşümler depreme dayanıklı şehirleri ortaya çıkaracaktır. Biz ilçe belediyeleri olarak bu kararları verebilecek pozisyonda değiliz. Bu konuda büyükşehir belediyemiz ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığımızla konuşarak fikirlerimizi beyan ediyoruz” şeklinde konuştu.
“OLASI AFETLER SONRASINI DA DÜŞÜNÜYORUZ”
Nilüfer’in olası bir depreme karşı diğer ilçelerimize göre daha hazırlıklı durumda olduğunu aktaran Şadi Özdemir, bu konuda farklı çalışmalar da yaptıklarını anlattı. Şadi Özdemir, “Olası afetlerin sonunda zaruri ihtiyaçların karşılanabilmesi de önemli bir sorun teşkil ediyor. Bu sorunun giderilmesi için ilçemize bir deprem lojistik merkezi kurmak istiyoruz. Deprem lojistik merkezi, ağır araç park yeri ve gıda dağıtım merkezini aynı yere koyarak herhangi bir deprem anında oradan ihtiyaçları anında karşılayacak hale getirmeyi planlıyoruz. Bir de mahallelerimizde deprem parkları yapmak istiyoruz. Burada da iki parkımızı planladık, şu anda ihaleleri gerçekleştiriliyor. Buradan sağlıklı sonuçlar elde ettiğimizde bu yönde de çalışmalarımızı hızlandıracağız. Bu konuda hem merkezi hükümet hem de valiliğimizle görüşmelerimizi ve olası bir depremin ardından yaşanacak zorlukları mümkün olduğunca en aza indirecek olan çalışmalarımızı sürdürüyoruz” dedi.
“TARIM ALANLARIMIZI KORUMAYA ÇALIŞIYORUZ”
Nilüfer’in doğal kaynaklarını ve ilçelerindeki tarım potansiyelini korumak adına çalışmalarını da anlatan Şadi Özdemir şunları anlattı:
“Bu Türkiye’nin temel problemi. Marmara, Trakya ve Ege bölgelerine tüm yaşamı taşımışız. Anadolu boşalıyor. Esas beka sorunu Anadolu’nun boşalmasıdır. Bursamızda da tüm organizasyonları Nilüfer’de yaparsanız, bütün özel okullar, iyi oteller, iyi hastaneler, istihdam, sanayi, her şey Nilüfer’de olursa herkes burada yaşamak ister. Doğal olarak yoğun bir talep alırsınız ve bu talebe karşılık konut stoğunuz yetmez. Ya konutları yükselteceksiniz ya da tarım alanlarına doğru ilerleyeceksiniz. Bu da yaşam kalitenizi düşürür ve 15-20 yıl sonra çıkması düşünülen gıda ve sus savaşlarına ülkemizin hazırlıksız yakalanmasına neden olur. Biz bu yüzden kendi dönemimizde tarım alanlarını korumak için büyük bir mücadele veriyoruz. Tarımla uğraşan insanlarımızın yeniden para kazanabilmelerini sağlamak için organizasyonlar düzenliyor, yapılar, kooperatifler kuruyoruz. Üreticilerimize satın alma güvencesi ve ziraat mühendislerimizle, laboratuvarlarımızla destek veriyoruz. Tersine göçü sağlayıp, tarımı terk eden gençlerimizi yeniden tarıma döndürmemiz gerekiyor. Bunu sağlayabilmek için birçok proje yürütüyoruz.”