Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Samsun’a çıkarak başlattığı kurtuluş mücadelesi, yalnızca bir bağımsızlık hareketi değil, bir gelecek vizyonunun ilanıydı. Atatürk, bu vizyonu gençliğe emanet etti çünkü gençlik; bir milletin umudu, enerjisi ve değişim gücüdür.
Bugün bizler de gayrimenkul sektöründe faaliyet gösteren profesyoneller olarak, tıpkı Atatürk’ün gençliğe duyduğu güven gibi, sektördeki geleceği gençlerimizle birlikte şekillendirme sorumluluğunu taşıyoruz. Çünkü gayrimenkul yalnızca taş, toprak, bina değildir; yaşam alanı, umut, yatırım ve gelecek planıdır. Bu geleceği daha sağlıklı, daha sürdürülebilir ve daha vizyoner hale getirecek olanlar da genç beyinlerdir.
Peki, gençler bu sektörde nasıl yol almalı?
İlk adım; öğrenmeye açık olmak. Gayrimenkul sektörü sürekli değişen piyasa dinamikleri, dijitalleşen pazarlama süreçleri ve uluslararası yatırım modelleriyle yaşayan bir organizma gibidir. Bu sektöre adım atmak isteyen gençlerin, sadece klasik emlak bilgisiyle değil; finansal okuryazarlık, hukuki altyapı, dijital pazarlama, veri analizi ve yabancı dil gibi alanlarda da kendini geliştirmesi gerekir.
İkinci adım; network kurmak ve mentorluk almak. Tecrübe, bu sektörün altın değerindeki hazinesidir. Gençler için deneyimli profesyonellerle temas halinde olmak, sadece bilgi edinmek değil, vizyon genişletmektir. Sektörde yer edinmiş kişilerden mentorluk almak, zaman kazandırır ve doğru adımlar atılmasını sağlar.
Üçüncü adım ise; değer üretmeye odaklanmak. Gayrimenkul sektöründe başarı yalnızca satışla değil; insanlara dokunmakla, yaşam kalitesi sunmakla, güven inşa etmekle gelir. Gençlerin bu sektörde kendilerine bir yer edinmeleri için sadece kazanç odaklı değil; çözüm odaklı ve insan merkezli yaklaşmaları büyük fark yaratır.
Bugünün gençleri, yarının yatırım uzmanları, marka sahipleri, şehir tasarımcıları olabilir. Bunun için hem kendilerini geliştirmeli hem de teknolojiyi ve küresel gelişmeleri yakından takip etmelidirler. Bugün Metaverse evreninde sanal arsa satışları konuşulurken, yarının yatırım modeli sadece metrekare değil; deneyim, yaşam kurgusu ve sürdürülebilirlik olacaktır.
Biz sektör profesyonelleri olarak gençlere alan açmalı, onları teşvik etmeli ve cesaretlendirmeliyiz. Atatürk’ün “Bütün ümidim gençliktedir” sözü yalnızca bir temenni değil; bir yol haritasıdır. O yüzden her 19 Mayıs’ta yalnızca geçmişe saygı duruşunda bulunmuyor, aynı zamanda geleceğe bir adım daha yaklaşıyoruz.
Gençlerin attığı her adım, bu ülkenin geleceği için bir temel taşıdır. Ve biz o temelin harcını birlikte karıyoruz.
Nice 19 Mayıslara…
Nice genç başarı hikayelerine…