“Yatırımın önündeki görünmeyen engel: Korku ekonomisi”
Ekonomide her zaman bir gerçek vardır: Para, aslında hiçbir zaman tamamen ortadan kaybolmaz; sadece yer değiştirir.
2025'in ilk aylarında konkordato ilan eden sektörlerin başında tekstil ve plastik sektörü gelmektedir. Bu sektörleri inşaat, mobilya ve sebze-meyve toptancıları takip etmektedir. Son dönemde, özellikle reel sektör ve inşaat tarafında yaşanan konkordato haberleri, bu paranın yeniden hareket etmesini engelleyen güçlü bir duygu oluşturdu: Güvensizlik.
Yaklaşık 22 yılını bankacılık sektöründe geçirmiş ve son yıllarda gayrimenkul yatırımlarına odaklanmış biri olarak gözlemim şu: Bugün piyasada ciddi bir likidite var. İnsanların elinde nakit var; fakat bu nakit, çoğu zaman hareketsiz bekliyor. Çünkü yatırımcı, artık sadece kâr-zarar hesabı değil, güven-kaygı arasında karar vermek zorunda kalıyor.
Türkiye’deki ekonomik belirsizlikler, yüksek enflasyon, sürekli değişen mevzuatlar bir yana… Dünyada ardı arkası kesilmeyen savaş ve kriz haberleri, yatırım kararlarını global ölçekte etkiliyor. İnsanlar artık yalnızca ekonomik verilerle değil, duygusal tepkilerle de hareket ediyor.
Diğer taraftan, bankaların sunduğu yüksek mevduat faizleri ve risksiz görülen getiri oranları, yatırımcıyı kısa vadede ‘konfor alanı’na hapsediyor. Fakat bu konfor alanı, uzun vadede ciddi fırsat kayıplarına yol açıyor. Faizle elde edilen kazanç sınırlı ve geçici; oysa iyi bir gayrimenkul yatırımı hem kalıcı hem enflasyon karşısında güçlü bir kalkandır.
Konkordato ilan eden her firma, piyasadaki genel yatırım iklimine zarar veriyor. Güven duygusunu aşındırıyor. Oysa bunun çözümü “yatırım yapmamak” değil; doğru analizi yapıp doğru yer ve zamanda stratejik hamlelerle ilerlemek. Bu dönemde nakit elde tutmak bir “önlem” gibi görünse de, uzun vadede bir “fırsat kaybı” anlamına geliyor.
Bu yüzden ben yatırımcıları, korkuya değil bilgiye, söylentiye değil veriye, paniğe değil stratejiye dayalı kararlar almaya davet ediyorum. Çünkü kriz anlarında akılcı yatırım yapanlar, yeni düzenin kazananları olur.
Son söz olarak şunu eklemek isterim; “Krizler geçici, doğru yatırım kalıcıdır.”
