banner77

banner69

banner88

12.09.2025, 15:09 17

Boşluğu kim dolduracak ? Hadi bir de bu açıdan bakalım

Bu ay sizlerle Yapı Denetim dışında , inşaat sektöründeki kadın mühendis boşluğu hakkında sohbet etmek istiyorum. Türkiye'de inşaat sektörü son yıllarda bir ikilem yaşıyor: Bir yanda giderek derinleşen nitelikli iş gücü krizi, diğer yanda iş gücünün önemli bir potansiyeli olan kadınların sektördeki düşük temsiliyeti. Saha işlerinden proje yönetimine kadar geniş bir yelpazede yaşanan bu açık, yalnızca “çalışan bulamıyoruz” serzenişiyle geçiştirilemeyecek kadar yapısal bir soruna işaret ediyor. Oysa belki de cevap, uzun süredir göz ardı edilen bir yerde: Kadınlarda. Peki, bu boşluğu gerçekten kim dolduracak?

Uzun yıllardır Türkiye’nin lokomotif sektörlerinden biri olan inşaat, bugün ciddi bir insan kaynağı açığıyla karşı karşıya. Sadece niteliksiz değil, nitelikli iş gücüne ulaşmak da giderek zorlaşıyor. Saha çalışanlarından teknik personele kadar her kademede istihdam sorunu yaşanıyor. Özellikle gençlerin sektöre olan ilgisizliği dikkat çekici. Zorlayıcı çalışma koşulları, güvencesizlik ve sektörün düşük prestiji, yeni neslin bu alana mesafeli durmasına neden oluyor. Bu eksikliği göçmen iş gücüyle kapatma çabaları ise hem kayıt dışılığı artırıyor hem de kalite ve güvenlik sorunlarını beraberinde getiriyor.

Türkiye’de kadınlar inşaat sektöründe hâlâ büyük oranda görünmez konumda. TÜİK verilerine göre sektörde çalışan kadın oranı toplamın %10’unun altında. Bu oranın büyük kısmı da ofis, mimarlık, iç mimarlık gibi alanlarda yoğunlaşıyor. Sahada, yönetimde, karar alma mekanizmalarında kadınlar neredeyse yok denecek kadar az. Bunun arkasında sadece fiziki koşullar değil; önyargılar, güvenlik sorunları, sosyal normlar ve destek eksikliği gibi çok katmanlı nedenler yatıyor. Yani “kadınlar gelmek istemiyor” demek, sorunun yalnızca yüzeyine bakmak anlamına geliyor. Sektör bugüne kadar göz ardı ettiği potansiyeli yeniden değerlendirmeli bence.

Kadın istihdamını artırmaya yönelik özel eğitim programları, saha şartlarını iyileştiren uygulamalar ve cinsiyet eşitliğine duyarlı şirket politikaları, bu dönüşümde önemli bir rol oynayabilir. Ayrıca dijitalleşme, şantiye otomasyonu ve yeni teknolojiler sayesinde “fiziksel güç” algısı giderek önemsizleşiyor; bunun yerini planlama becerisi, iletişim, adaptasyon ve detaycılık gibi yetkinlikler alıyor.

Kadınların bu yeni düzende çok daha etkin olabileceği açık. İnşaat sektörü bir yol ayrımında. Artan maliyetler, ekonomik belirsizlikler ve teknolojik dönüşüm gibi faktörlerin yanı sıra, insan kaynağı krizi de sektörün sürdürülebilirliğini tehdit ediyor.

Ancak bu krizi yalnızca “eksik insan sayısı” olarak görmek, çözümden uzaklaşmak anlamına gelir. Gerçek sorun, var olan potansiyeli değerlendiremeyen yapısal körlüktür. Kadınlar bu potansiyelin en net örneği. Sadece “eşitlik” adına değil, sektörün geleceği adına da kadınlara daha fazla alan açmak gerekiyor. Kadınların aktif katılımı, sadece iş gücü açığını kapatmaz; aynı zamanda işin kalitesini, güvenliğini ve sosyal etkisini de olumlu yönde dönüştürür. Bu nedenle mesele, sadece kadınları inşaata davet etmek değil; sektörün kendisini, kadınları da içine alacak şekilde yeniden inşa etmesidir.

Boşluk büyük. Peki bu boşluğu kim dolduracak?

Cevap çok açık: Fırsat verilirse, kadınlar fazlasıyla doldurur.

Yorumlar (0)
Yorum yapabilmek için lütfen üye girişi yapınız!
banner100
13°
az bulutlu
banner62
banner89