banner77

banner69

banner88

“Dirençli kentler” için geç kalıyoruz

17 Ağustos 1999 tarihinde meydana gelen Marmara Depremi, yalnızca binlerce can kaybına yol açmakla kalmadı; Türkiye’de deprem gerçeğini ve afet yönetimi eksikliklerini acı bir şekilde gözler önüne serdi.

GÜNDEM 16.08.2025, 10:13 16.08.2025, 12:29
“Dirençli kentler” için geç kalıyoruz
banner66

Aradan geçen 26 yıla rağmen, bugün hâlâ milyonlarca insanın riskli binalarda yaşadığı, kentsel dönüşüm süreçlerinin yetersiz kaldığı ve yapı denetim sisteminin tam anlamıyla işleyemediği görülüyor.

17 Ağustos’un yıl dönümünde; akademisyenler, meslek odaları ve sivil toplum kuruluşları temsilcileri, geçmişten bugüne gelinen noktayı Konut ve Yapı gazetesine değerlendirdi. Uzmanlar, yapı stokunun bilimsel yöntemlerle tespit edilmesi, mikro bölgeleme ve zemin etütlerinin ciddiyetle ele alınması, sadece bina değil zihinsel dönüşümün de sağlanması gerektiği konusunda hemfikir. Uyarılar net: Afet sonrası değil, afet öncesi harekete geçilmeli. Dirençli şehirlerin inşası için bilim temelli politikalar, kararlılıkla uygulanmalı.

Depremin üzerinden 26 yıl geçmesine rağmen hâlâ yeterince ders alınmadığını belirten uzmanlar, görüşleriyle hem bugünkü tabloyu değerlendiriyor hem de çözüm yollarını açıkça ortaya koyuyor.

Serdar Atilla Erdem (İMO Bursa Şube Başkanı)

17 Ağustos Depremi şehirlerimiz ve ülkemiz adına çok büyük acıları beraberinde getiren en önemli felaketlerden biridir, deprem bir doğa olayıdır ve öldürmez. Doğru mühendislik hizmeti almayan bina öldürür. Bu bilinçle 17 Ağustos sonrası İMO Bursa olarak Bursa ve bize bağlı olan Yalova’da çok önemli adımlar attık. Bu süreçte ülkemizde ilk olan uygulamalara imza atmış bulunmaktayız. Bunlardan birkaç tane örnek vermek gerekirse Bursa ve Yalova Valiliğimiz ile 2000 yılında protokol yaparak ruhsatlı binalarda hazır beton dökümü zorunluluğunu getirdik. Kaçak yapılara hazır beton verilmesinin önüne geçtik. 2005 yılında Türkiye’de ilk yapı stoğu envanter çalışmasını, Yıldırım ve Nilüfer Belediyelerimiz ile yapmış olduğumuz protokoller ile gerçekleştirdik. Yalova Temsilciliğimiz ile birlikte, Yalova Belediyesi ile protokol yaparak 2007 yılı Deprem Yönetmeliği’nde gelen kanunların birçoğunu biz 2000 yılında İMO Bursa Şubesi olarak Yalova’da uygulatmaya başladık. Şehirlerimizin depreme dirençli hale gelebilmesi için yerelde yönetmeliklerle yukarıda bahsettiğimiz uygulamaları hayata geçirdik. 17 Ağustos Depremi sonrası ülkemizde doğru uygulamalar ve kanun düzenlemeleri yapılmıştır. Mesela bunlardan en önemlisi Yapı Denetim Sistemi’nin gelmesidir. Fakat üzülerek söylüyoruz ki geçtiğimiz 26 yılda Yapı Denetim Sistemi dahil geliştirilerek eksikleri giderilmesi gereken yönetmelik ve kanunlar istenilen seviyeye gelememiştir. 6 Şubat Depremi bir kez daha göstermiştir ki 17 Ağustos Depremi sonrası aldığımız önlemler, yukarıda bahsettiğimiz uygulama ve kanuni düzenlemeler iyileştirilip geliştirilemediği için bu felaket 10 binlerce can kaybı ve devletimize milyarlarca dolar maliyet olarak geri dönmüştür. En azından tüm şehirlerimizin yapı stoğu envanterinin bilimsel ve gerçekçi olarak geldiğimiz 2025 yılında tamamlanmış olması en önemli beklentilerimizdendi. Fakat bu gün itibari ile bunu bile gerçekleştirememiş durumdayız. Bu sebeple diyoruz ki artık yaşadığımız depremlerden ders çıkartalım, sorunlar belli, sebepler ortada o zaman diyoruz ki; “Siz sebepleri ortadan kaldırırsanız sorunlar kendiliğinden çözülecektir.” İMO Bursa Şubesi olarak diyoruz ki; “Farkında ol, İnşaat Mühendisi ile deprem öncesi tanış ve hazırlıklı ol!”, “Doğru etüt ve proje, doğru uygulama, doğru denetim için İnşaat Mühendisi” demeye devam edeceğiz.

Şirin Rodoplu Şimşek (TMMOB Mimarlar Odası Bursa Şube Başkanı)

17 Ağustos Depremi' nden sonra afet yönetimi, yapı denetimi ve kentsel planlama konusunda bazı yasal ve kurumsal adımlar atılmış olsa da, bunların uygulamada yeterince etkili ve yaygın olduğunu söylemek zor. Dirençli kentler hedefi hala büyük ölçüde söylem düzeyinde kalmaktadır. Afet riski altındaki alanların dönüştürülmesine ilişkin 6306 sayılı yasanın yanı sıra yapı üretim süreçleri için pek çok düzenleme yapılmıştır. Ancak bunların uygulanmasında rant odaklı yaklaşımlardan uzaklaşıp, bilimsel ve katılımcı planlama süreçleri izlenememistir. Bununla beraber özellikle yapı üretiminde hala yeterli takip ve denetleme mekanizmaları sağlanamamıştır. Kanunlar teoride yeterli görünse de uygulamada ciddi sorunlar mevcuttur. Türkiye genelinde ve Bursa özelinde yürütülen birçok kentsel dönüşüm projesi, afet odaklı değil, rant odaklı olarak şekillenmiştir. Bu da genel olarak hem kentleşmeye zarar vermiş hem de dönüşüm yapılan bölgelerdeki sosyal dokuyu zedelemiştir. Deprem ve afetler konusunda kamuoyunda dönem dönem farkındalık oluşsa da, bu bilinç süreklilik kazanmamıştır. Bilinçlendirme kampanyaları yetersiz ve dağınık kalmaktadır. Toplumun afet risklerini tanıması ve buna göre hareket etmesi için daha etkili, sürekli ve kurumsal çabalar gereklidir. Öncelikle mevcut yapı stoğunun durumunun yani envanterinin ortaya konması gerekli. Buna göre riskli yapıların tespit edilmesi, tespite göre eylem planlarının oluşturulması çok önemli. Eş zamanlı olarak toplumun her kesiminde afet eğitimleri yapılarak genel olarak farkındalık arttırılmalıdır. Bilimsel temelli, odağında insan olan kentsel dönüşüm uygulamaları yapılmalıdır. Yerel yönetimlerin kentsel dönüşümlerle ilgili çalışmaları daha çok üstlenmelidir. Genel olarak; planlama sisteminin afet risklerini önceleyen biçimde yeniden yapılandırılmalı, doğayla uyumlu, sürdürülebilir ve katılımcı şehircilik politikaları üretilmelidir.

Prof. Dr. Beyhan Bayhan (BTÜ Rektör Yard / BTÜ Deprem Müh. Uyg. ve Arş. Mrk. Md.)

Türkiye'de ve ilimiz Bursa’da, dirençli kentler oluşturma adına adımlar atıldı. 2001’de yürürlüğe giren 4708 sayılı “Yapı Denetim Kanunu” ile 19 pilot ilde yapı denetim şirketleri hizmet vermeye başladı ve yapı denetim 2011 yılından itibaren tüm illerde uygulanmaya başladı. Bursa özelinde bakıldığında, 2022 yılı sonunda Japon Uluslararası İşbirliği Ajansı ve Büyükşehir Belediyesi arasında “Bursa Büyükşehir Belediyesi Deprem Riskini Azaltma ve Önleme Planlaması Projesi” protokolü imzalandı. Yaklaşık 42 ay sürecek ve devam eden proje kapsamında hasar riski yüksek alanlar, kısa, orta ve uzun vadede alınması gereken tedbirler belirlenecek. Bugün gelinen noktada “kentsel dönüşüm” kavramı ne yazık ki bazı haklı sebeplerle “arsa değeri yüksek bölgeleri yeniden inşa etmek” gibi algılanıyor. Oysa ki gerçek anlamda kentsel dönüşüm, sadece bina yenilemek değil, kent dokusunu risklere karşı yeniden yapılandırmaktır. Bursa ilimizde ağırlıklı olarak Yıldırım, Nilüfer, ve Osmangazi ilçelerimizde kentsel dönüşüm çalışmaları ilerlemektedir; ancak dayanıksız ve mühendislik hizmeti almamış bina sayısının toplam bina sayısına oranının yaklaşık yüzde altmış-yetmiş olduğu ve inşaat sektörünün ekonomik anlamda darboğazda olduğu bir ortamda, mevcut hacimde yapılan çalışmalar yeterli olmayacaktır. Ülkemizde afet risklerine karşı oluşturulan yasal altyapı—başta 6306 sayılı Kentsel Dönüşüm Yasası olmak üzere—aslında çerçeve olarak yeterli güce sahiptir. Sorun, bu yasal gücün uygulanabilir, adil ve şeffaf bir sistemle bütünleştirilememesidir. Kimi zaman ekonomik, kimi zaman sosyal nedenlerle, kimi zaman da yerel siyasi dengelerle dönüşüm süreçleri sekteye uğramaktadır.

6306 sayılı Kentsel Dönüşüm Yasası, riskli yapının tespitini ve tahliyesini öngörüyor; ancak bu süreçlerin toplumsal rıza ile uyumlu yürütülebilmesi için planlama, iletişim ve finansal destek mekanizmalarının da eş zamanlı olarak çalışması gerekiyor. Örneğin İstanbul’da başlatılan “Yarısı Bizden” kampanyasının Bursa gibi riskli şehirlerde uygulanmasının faydalı olacağını düşünüyorum.

Prof. Dr. Adem Doğangün (BUÜ İnşaat Mühendisliği Bölüm Başkanı)

tarihinde kısaca Kentsel Dönüşüm Kanunu olarak bilinen 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun çıkarıldı. Bu son derece doğru bir yaklaşımdı ve bu kanun zaman zaman revize edildi. Hatırladığım kadarıyla en son 21/05/2024 tarihinde revize edildi. En son olarak 2019 yılında da Türkiye Bina Deprem Yönetmeliği yürürlüğe girdi. Bunlar çok doğru adımlar. Ancak bir türlü tam başaramadığımız sorun maalesef uygulamada çıkmaktadır. Yanlış uygulamalar ya da sadece ekonomik değeri yüksek olan yerlerde kentsel dönüşümün gerçekleşmesi ve Deprem Yönetmeliği’nin istenilen düzeyde uygulanamaması bizim depreme hazırlıklı olmamızı önemli oranda engellemektedir. 6 Şubat 2023 Depremleri hem deprem açısından hem de meydana getirdiği hasar açından kesinlikle asrın felaketidir. Bu asrın felaketi ülkemizde 50 binden fazla can kaybıyla ülkemizde telafisi mümkün olmayan üzüntülere sebep olmuştur. 11 ilimizi etkileyen bu deprem bölgede yıkılan ya da ağır hasar gören yapıların yıkılarak yeniden yapılmasını gerekli kılmıştır. Dolayısıyla bu illerimizdeki konutlarda ve diğer yapılarda daha fazla oranda bir yenilenmeye yol açmıştır. Sayısal değerlerini tam bilememekle birlikte İstanbul yıllardır Kentsel Dönüşümde öncülük etmektedir. Bu ilimizde Bakanlığın “Yarısı Bizden” gibi teşvik edici uygulamaları bulunmaktadır. Bursa maalesef sadece genel desteklerden yararlanabilmekte Bursa’ya özel bir destek sağlanamamıştır. Yerel yönetimler de kentsel dönüşüme önderlik yapmaya çalışmakta ve bütçeleri nispetinde katkı sağlamakta ya da kolaylık sağlamaktadır. Maalesef yeterli olduğunu söyleme imkanı bulunmamaktadır.

Mehmet Yıldız (JMO G. Marmara Şube Başkanı)

Deprem öncesi alınması gereken önlemler, sadece binaların depreme dayanıklı inşası ile sınırlı kalmamalı; aynı zamanda Parsel Bazında Zemin Etütleri, İmar Planına Esas Mikrobölgeleme Etüt çalışmaları ve yerleşim alanlarının doğru seçimi gibi jeolojik veriler ışığında bilimsel yaklaşımlarla desteklenmelidir. Bu çalışmaların yapılmadığı, bilimin ve mühendislik ilkelerinin göz ardı edildiği her durumda, yaşanacak kayıplar kaçınılmaz olacaktır. Ülkemizin bulunduğu coğrafyanın jeolojik yapısı gereği depremler başta olmak üzere heyelan, kaya düşmesi, sel, taşkın, çığ , oturma-çökme, obruk, kuraklık, fırtına, hortum, aşırı sıcaklık, yüzey ve yeraltı yangınları gibi afetlerin etkisi altında yaşamaktayız. Ülkemizde afet yönetimi anlayışının, sadece kriz anlarında değil, proaktif bir yaklaşım benimsenerek “Risk Azaltma ve Zarar Önleme” odaklı olarak geliştirilmesi büyük önem taşımaktadır. Bu kapsamda, Jeoloji Mühendislerinin bilgi ve deneyimlerinin, deprem risklerinin azaltılmasına yönelik olarak etkin bir şekilde değerlendirilmesi gerektiğini bir kez daha yetkililere hatırlatıyorum. Deprem, sel, taşkın, heyelan gibi doğa kaynaklı olayların afete dönüşmemesi ve ülkemizde yaşanan acıların tekrarlanmaması için doğa ve insan kaynaklı afet risklerine karşı “etkin bir mevzuat altyapısını, güçlü kurumsal yapılanmayı, afet güvenliğini önceleyen bir ekonomiyi, tedbirleri kararlılıkla uygulayan bir siyaseti ve afet farkındalığı yüksek bir toplumu” oluşturmak ve bu yolda ilerlemek zorundayız. Risk azaltma odaklı ve bütünleşik bir afet yönetim sisteminin kurumsal yapılanması yeniden düzenlenmeli; tüm afet hizmetleri için dünyanın birçok ülkesinde olduğu gibi, acilen “Afet, Acil Durum ve İklim Değişikliği Bakanlığı” kurulmalıdır.

Şeref Demir (İMSİAD YKB)

Aradan geçen 26 yılda bazı önemli adımlar atılmış olsa da, ne yazık ki bugün hâlâ milyonlarca vatandaşımız riskli yapılarda yaşamaya devam ediyor. Ülkemizde ve özelde Bursamızda, depremlere karşı dirençli kentler oluşturma hedefi doğrultusunda yapılanlar ile yapılması gerekenler arasında ciddi bir mesafe olduğu açıktır. Yasal düzenlemeler açısından baktığımızda, 2000 yılı sonrası Yapı Denetim Kanunu, Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun ve Türkiye Bina Deprem Yönetmeliği gibi önemli mevzuatlar hayata geçirilmiş olsa da, uygulamada yaşanan zafiyetler, denetim sisteminin sağlıklı işlememesi ve süregelen plansızlık ne yazık ki bu düzenlemelerin etkisini sınırlamaktadır. Kanun yapmak kadar, o kanunu kararlılıkla uygulamak da büyük önem taşımaktadır. Kentsel dönüşüm projeleri, özellikle deprem kuşağında yer alan Bursa gibi şehirlerde hayati bir zorunluluk olarak önümüzde duruyor. Ancak bugüne dek uygulanan dönüşüm çalışmaları yetersiz ve yavaş kaldığı için, asıl hedef olan “riskin azaltılması” konusunda sınırlı başarı elde edilebildi. Gerçek anlamda bir dönüşüm için; yerel yönetimlerin planlama kabiliyetinin artması, vatandaşla güçlü iletişim kurulması ve finansman modellerinin çeşitlendirilmesi elzemdir. Depreme karşı dirençli şehirler inşa etmenin yolu, yalnızca yapıları dönüştürmekten değil; aynı zamanda toplumun zihinsel dönüşümünü sağlamaktan geçer.

Esra İnhanlı (YDKB Derneği Bursa Şube Başkanı)

Bursa özelinde de pek çok çalışma yapıldığını biliyorum, mikro bölgeleme, risk analizleri, kentsel dönüşüm alanları belirlendi. Ne yazık ki mevcut yapı stokunun büyük bölümü hâlâ deprem yönetmeliklerine uygun değil. Bursa gibi birinci derece deprem bölgesindeki şehirlerde eski binalar ciddi risk taşıyor. Bu bağlamda gerekli çalışmaların ivedilikle yapılması önemli. Zemin ve fay hatları dikkate alınarak daha bütüncül, katılımcı ve bilim temelli bir dirençli kent politikası geliştirilmeli. Bursa da Kuzey Anadolu Fay Hattı’na yakınlığı nedeniyle yüksek risk taşıyor. Bu nedenle kentsel dönüşümün öncelikli hedefi, riskli yapı stokunun yenilenmesi olmalıdır. Dönüşüm süreçlerinde hükümetlerin de kampanyalar ve teşviklerle bu sürece katkı koyması gerekir. Kamuoyunda bu anlamda da ciddi farkındalıklar oluşturulması önemli bir adım olacaktır. Olası afetlere karşı dirençli kentler oluşturmanın önemi konusunda kamuoyunda bir miktar bilinç oluşmuş olsa da, bu bilincin genel ve sürdürülebilir düzeyde olduğunu düşünmüyorum. Depremler sonrası oluşan farkındalık ne yazık ki kısa sürede yerini başka endişe ve mecburiyetlere bırakıyor. Riskli binalarda yaşama devam eden vatandaşların büyük kısmı ekonomik, bürokratik veya bilgi eksikliği nedeniyle harekete geçemiyor. Afetlerin oluşturabileceği zararlara karşı alınması gereken pek çok önlem var ancak en başta toplumda afet bilincinin yerleşmesi gerekir ki bunun içinde sadece afet zamanları değil, her zaman bu konuların gündemde tutulmasını sağlayan çalışmalar yapılmalıdır.

Yorumlar (0)
Yorum yapabilmek için lütfen üye girişi yapınız!
banner100
13°
az bulutlu
banner62
banner89