banner77

banner69

banner88

Sektörel derneklerden projeye destek

Cumhuriyet tarihinin en kapsamlı sosyal konut hamlesi “Yüzyılın Konut Projesi”, Bursa’da da büyük bir dönüşümün kapısını aralıyor. 17 bin 225 adetle Türkiye’nin en çok konut inşa edilecek illerinden biri olan Bursa, hem inşaat sektöründe hem de sosyal yaşamda yeni bir döneme hazırlanıyor.

GÜNDEM 17.11.2025, 14:43
Sektörel derneklerden projeye destek
banner66

TOKİ’nin bu büyük konut hamlesi sektörde yeni bir ekonomik hareketlilik yaratmaya hazırlanıyor. İMSİFED’e bağlı dernek başkanları, inşaat sektöründen istihdama kadar geniş bir alanı etkileyecek bu süreçle ilgili görüş ve beklentilerini Konut ve Yapı Gazetesi’yle paylaştı.

Şeref Demir

İMSİFED ve İMSİAD YKB.

81 ilde hayata geçirilecek sosyal konut paketi, salt barınma ihtiyacını gidermeye yönelik bir adımın ötesinde, inşaat sektörünü canlandırma potansiyeli taşıyan stratejik bir müdahaledir. Kısa vadede projenin devreye girmesiyle birlikte inşaat sahalarında, ihale sürecinden altyapı hazırlığına, malzeme tedarikinden lojistiğe kadar geniş bir alanda ivmelenme beklenir; buna paralel olarak istihdam artışı ve ekonomik hareketlilik hızlı bir şekilde hissedilecektir. Ancak eş zamanlı olarak, yoğun talep bazı girdilerde fiyatların yükselmesine ve işgücü maliyetlerinde artışa neden olabilir; bu etkenler geçici darboğazlar yaratabilir. Orta ve uzun vadede ise bu tür kapsamlı bir üretim dalgası sektörün kapasite kullanımını artırarak yan sanayiye öngörülebilir bir talep zemini sağlar. Arzdaki planlı artış, özellikle düşük ve orta gelir grubuna yönelik segmentlerde piyasa dengesinin sağlanmasına katkıda bulunarak fiyat istikrarını destekleyebilir. Ancak bu dönüşümün sürdürülebilir bir etki yaratması, uygulama zamanlaması ve aracılık mekanizmalarının doğruluğuna bağlıdır.

Bursa özelinde 17 bin 225 konutluk pay, kentin güçlü imalat ve tedarik altyapısından dolayı bölgesel ekonomik etkiyi büyütecektir. Çimento, demir-çelik, seramik, mobilya, mekanik ve elektrik işleri ile nakliye-depolama gibi alt sektörlerde üretim yoğunluğu ve istihdam artışı beklenir. Yerel tedarik zincirinin mümkün olduğunca devreye sokulması hem kente dönecek katma değeri yükseltir hem de döviz kaynaklı maliyet baskılarını hafifletebilir. Bununla birlikte büyük ölçekli konut üretimi beraberinde altyapı ve hizmet tarafında ciddi sorumluluklar getirir. Konutların konuşlandırıldığı bölgelerde yol, ulaşım, su, atık yönetimi, sağlık ve eğitim altyapısının eş zamanlı olarak güçlendirilmemesi halinde yaşam kalitesi üzerinde olumsuz baskılar ortaya çıkabilir. Bu nedenle başarı; yalnızca konut sayısına bakmakla değil, sosyal donatı ve ulaşım gibi tamamlayıcı yatırımların nitelikli biçimde planlanmasıyla ölçülür.

Önümüzdeki dönemde konut politikalarının etkinliği, finansman ve maliyet dinamiklerinin birlikte ele alınmasına bağlıdır. Finansman açısından gelirle uyumlu, uzun vadeli ve kamu destekli garanti mekanizmaları (bankaların riskini paylaşacak modeller) erişilebilirliği artıracaktır. Üretim tarafında ise arsa maliyetlerini doğrudan hedef alan politikalar—kamu arazilerinin tahsisi, yoğunluk ve imar düzenlemelerinin stratejik kullanımı, arsa spekülasyonunu sınırlayıcı önlemler—ve yerel üretimi teşvik eden uygulamalar maliyetleri düşürmede belirleyici olur. Sonuç olarak, doğru planlama, şeffaf uygulama ve yerel paydaşların etkin katılımıyla yürütülecek bu sosyal konut hamlesi, yalnızca konut arzını artırmakla kalmayıp, bölgesel ekonomilerde kalıcı fayda ve toplumsal kazanım üretme potansiyeline sahiptir.

Mehmet Yağız

Bilecik Müteahhitler Derneği YKB.

Bursa, hem mühendislik hem de müteahhitlik açısından oldukça yoğun bir şehir. Ancak bu yoğunluk, aynı zamanda ciddi bir dönüşüm ihtiyacını da beraberinde getiriyor. Bursa, deprem riski yüksek bir bölge ve mevcut yapı stokunun önemli bir kısmı mühendislik hizmeti almadan inşa edilmiş durumda. Dolayısıyla bu kentte kentsel dönüşümün bir an önce başlaması gerekiyor. Bu adım, hem doğru bir karar hem de ülke güvenliği açısından elzem bir gelişmedir.

İnşaat sektörü, doğrudan ya da dolaylı olarak 200’ün üzerinde yan sektörü etkiliyor. Bu nedenle inşaatın hareketlenmesi; üretim, istihdam ve ekonomi genelinde ciddi bir canlılık yaratır. Bu projeyle birlikte hem dar gelirli vatandaşlar ev sahibi olacak hem de sektörde yeni iş alanları doğacaktır. Bu anlamda “Yüzyılın Konut Projesi”, ekonomiye de önemli bir katkı sağlayacaktır. Bu kadar büyük bir projenin özel sektör açısından rekabet oluşturacağı düşünülse de ben tam tersini düşünüyorum. Bugün asgari ücretli ya da memur maaşıyla bir konut sahibi olmak çok zor. TOKİ’nin bu projedeki amacı zaten dar gelirli vatandaşları ev sahibi yapmaktır. Bu nedenle özel sektörle bir rekabet değil, tam tersine bir iş birliği fırsatı doğacaktır. Devlet eliyle yürütülecek bu projeler sayesinde müteahhitlik firmaları da iş alacak, sektörde istihdam artacaktır. Dolayısıyla bu projeye “rekabet” değil, “kazan-kazan” anlayışıyla bakmak gerekir.

Bu tür büyük projelerde en önemli unsur şeffaflıktır. İhalelerden hak sahipliği süreçlerine kadar her şey açık ve denetlenebilir olmalıdır. Çünkü dar gelirli vatandaşlara büyük bir umut verildi. Bu umudun yarım kalmaması gerekiyor. Bursa özelinde dikkat edilmesi gereken en önemli konu, zemin yapısı ve lokasyon seçimidir. Bu proje, konut sahibi olamayan vatandaşlar için büyük bir umut oldu. Ancak bu umudun yarım kalmaması, projelerin bir an önce başlaması gerekiyor. İnşaat sektörü ekonominin lokomotifi. Sektör durduğunda ekonomi de yavaşlıyor; hareketlendiğinde ise ülke geneline canlılık geliyor. Bu nedenle “Yüzyılın Konut Projesi” yalnızca bir konut projesi değil, aynı zamanda ekonomik dirilişin de bir parçası olmalı.

Sabri Şen

İnegöl Müteahhitler Derneği YKB.

Biz bu adımı son derece yerinde ve doğru bir karar olarak değerlendiriyoruz. Bu çerçevede Bursa genelinde 17 bin 225, İnegöl özelinde ise 4 bin konut yapılacak olması, özellikle ev sahibi olmaya imkan bulamayan vatandaşlarımızı hedefleyen sosyal konut formatıyla büyük önem taşıyor. Bu girişimin hem sektörel anlamda hem de ülke ekonomisine ciddi katkılar sağlayacağı açıkça görülüyor.

Bilindiği üzere inşaat sektörü, doğrudan ya da dolaylı olarak 250’nin üzerinde alt sektöre dinamizm kazandırıyor. Bu nedenle, bu ölçekteki bir yatırımın şehir ekonomilerinde çarkları yeniden döndüreceği aşikâr. Ancak proje sürecinde nitelikli iş gücü, özellikle de ehil usta ve kalfa bulma konusunda bazı aksaklıklar yaşanabilir. Bu noktada, Kahramanmaraş–Gaziantep bölgesindeki deprem sonrası boşa çıkan iş gücü, bu açığı kapatmak için değerlendirilebilir.
Ham madde ve tedarik zinciri konusunda ise, ülkemizin geldiği üretim seviyesi dikkate alındığında önemli bir sıkıntı beklemiyoruz.

Sosyal konut projeleri özel sektöre tehdit değil, tamamlayıcıdır. Bu ölçekteki bir devlet projesinin, özel sektörde faaliyet gösteren biz müteahhitler için geçici bir daralma etkisi oluşturması mümkündür. Çünkü bazı alıcılar, bu kampanyadan hak kazanıp kazanamayacaklarına göre alım kararlarını erteleyebilir. Kimi vatandaşlar lokasyona, kimi de daire tipine göre tercih yapacaktır. Ancak genel tabloya baktığımızda, özel sektörün büyük kısmı sosyal konut üretimi yapmamaktadır. Uzun vadeli ve düşük maliyetli konut üretimi, özel sektörün ticari yapısı gereği kolay değildir. Bizim en büyük maliyet kalemimiz arsadır. Bu nedenle bu kulvarda devletle birebir rekabet etmemiz mümkün değildir. Dolayısıyla bu tip sosyal konut kampanyalarının özel sektöre olumsuz bir etkisi olacağını düşünmüyoruz. En fazla, sınırlı ve geçici bir etkileşim söz konusu olabilir. 6 Şubat depremlerinde TOKİ konutlarının sergilediği dayanıklılık performansı hepimiz tarafından takdir edildi. Çok şükür, herhangi bir zafiyet yaşanmadı. Bu yeni konut kampanyasında da aynı sağlamlık ve deprem güvenliği anlayışıyla hareket edileceğine inanıyoruz. Devletimizin bu kararlı duruşu, biz özel sektör temsilcilerine de ilham kaynağı oluyor.

Emrah Taşcan

Yenişehir Müteahhitler Derneği YKB.

Bursa’daki mevcut konut yapısının yaklaşık yüzde 70’i lüks, yüzde 30’u ise orta gelirli vatandaşlara hitap etmektedir. TOKİ’nin yürüttüğü sosyal konut projeleri ise dar gelirli vatandaşlarımız için büyük önem taşıyor. Bursa, hem malzeme hem de iş gücü açısından kendi kendine yetecek potansiyele sahiptir. Üreten bir sanayi kenti olması sayesinde her türlü projeyi başarıyla hayata geçirebilecek güce sahiptir.

Bu proje, özel sektör için değil halkımız için büyük bir fırsattır. TOKİ’nin faaliyetleri biz müteahhitler açısından bir rekabet unsuru oluşturmaz; çünkü TOKİ doğrudan dar gelirli vatandaşlara yönelik projeler üretmektedir. Dolayısıyla fiyat dengesi açısından da doğrudan bir rekabet söz konusu değildir. Bursa’da konut arzının artırılması, konut sorununa bir nebze de olsa çözüm getirecektir. Eğer TOKİ, önümüzdeki 10 yıl boyunca yapılacak konutların yüzde 20’sini dar gelirli vatandaşlara ayırırsa, bu durum toplum açısından ciddi bir fayda sağlayacaktır.

Bursa özelinde yapılacak konutların, şehrin kırsal kesimlerinde ve büyümeye elverişli alanlarda planlanması büyük önem taşımaktadır. TOKİ’nin Türkiye genelinde uyguladığı mevcut mimari standartlar birbirine çok benzemektedir. Ancak bundan sonraki süreçte, her şehrin kendine özgü mimari kimliğini yansıtacak projeler geliştirilmelidir. Alt ve üst yapı planlamaları, şehrin 30 ila 50 yıllık büyüme potansiyeli göz önünde bulundurularak yapılmalı ve doğru lokasyonlarda hayata geçirilmelidir.

Yorumlar (0)
Yorum yapabilmek için lütfen üye girişi yapınız!
banner100
13°
az bulutlu
banner62
banner89