İskele sektöründe güvenli üretim ve yenilik odaklı büyüme
İnşaat sektörünün görünmeyen ancak en kritik unsurlarından biri olan iskele sistemlerinde, yerli üretim ve güvenli kurulum bilinci hızla artıyor. 8 bin metrekarelik depoda, 150 kişilik ekip ve TSE sertifikalı ürünlerle hizmet veren Bursa merkezli Fener İskele, 30 yıla yaklaşan tecrübesiyle Türkiye genelinde kiralama, süpervizörlük ve raporlama hizmetleri sunarak sektörde öncü bir konuma ulaştı.
Yön. Krl. Bşk. Abdurrahman Murat Fenerci, “Güvenli iskele, işin görünmeyen sigortasıdır. Biz öncelikle can güvenliğinden sorumluyuz” diyerek, üretimden kuruluma kadar her aşamada kalite standartlarına dikkat ettiklerini vurguluyor. Fenerci, yeni hedeflerinin Avrupa’daki örneklerine benzer şekilde “aşağıdan yukarıya kurulan güvenli iskele sistemlerini” Türkiye’de ilk uygulayan firmalardan biri olmak olduğunu belirtiyor.

Sizi biraz tanıyabilir miyiz?
İsmim Abdurrahman Murat Fenerci. 1975 yılında Şanlıurfa’da doğdum. Dört çocuk babasıyım. 1995 yılından beri ticaretle uğraşıyoruz. Şu anda iskele kiralama işiyle uğraşıyoruz.

Firmanız nasıl kuruldu?
1994 yılında babam Burdur'da görev yaparken yıl sonu kontrolleri oluyor maliyecilerin. O zamanlar fiili envanter sayımı diye bir görev var. Yıl sonuna doğru babam bir iskele firmasını denetlemeye gidiyor. Denetlemeye gidince firma sahibiyle biraz samimi oluyorlar. Sohbet gelişiyor. O dönemde bir yayının geleceğin iş fırsatları konulu bir makalesinden etkilenmiş ve o iş insanının desteği ve emekli ikramiyesi ile bir kamyon iskele satın almış. Firmamızın hikayesi böyle başladı.
Ne tür hizmetler veriyorsunuz?
2010'lu yıllarda devletimizin çıkardığı kanunlarla iskelelere bazı standartlar getirildi. TSE sertifikası olmayan, sıcak daldırma galvaniz kaplaması olmayan iskeleler kiraya verilemez gibi kurallar konuldu. Tabi sadece bununla da bitmiyor, detayları da var. İskelelerin kurulma, sökülme, hesaplama gibi işlemleri standartlara oturtuldu ve artık raporlama yapma zorunluluğu da var. Şimdi artık iskele tamamen bir mühendislik işlemleri isteyen bir ürün oldu diyebiliriz. Şu anda firma olarak biz iskele kiralamanın yanında nakliye ve bu işi yapan farklı firmalardan arkadaşlarımızla kurma sökme konusunda müşterilerimize destek veriyoruz. Raporlama istenilirse raporlama ve ana görevimiz olan süpervizörlük hizmetlerini sağlıyoruz. Kiralama, bizim ana faaliyet alanımız. Müşterilerimizin taleplerine göre satış hizmetleri de veriyoruz. Beş yıl kadar iskele üretimi de yaptık ancak pandemi sürecinde üretimi bıraktık. Bu konuda da talebe göre farklı bir firmaya üretim yaptırıp, satabiliyoruz.
Bursa’da bu işi yapan kaç firma var?
Biz iskele kiralamaya başladığımız zaman iki firmaymışız, babamın anlattığı kadarıyla. Ama şu anda aşağı yukarı 20-30 firma civarında firma var.
Firmanızı kurarken ne tür zorluklarla karşılaştınız, bu zorlukları nasıl aştınız?
Firmamızın kurucusu, babamız memur emeklisi aslında. Tabi o zaman ticaretten hiç anlamıyor, ticaretle hiç bir tecrübesi olmamış. İskele işi de bir hesap kitap işi. Babam maliyeci olduğu için hesap kitap işi ona kolay geliyor ancak işin icrası noktasında çeşitli zorluklar yaşıyor. Tabi işe ilk başladığı zamanlar insanlarda o zaman alışkın oldukları tahta iskeleler konusunda ayak direme de yaşanıyor. İskelelerimiz şantiyeye gönderildiği zaman ben bunu istemem diyenler olmuş mesela. Farklı farklı tepkiler olmuş ama zaman içinde demir iskeleyi, sistem iskelesi dediğimiz ürünleri Bursa'ya kazandırdık.
Bugüne baktığımızda tesisiniz kaç metrekare, kaç kişi çalışıyor ve ne tür iskeleler var bünyenizde?
8 bin metrekarelik depoda, 150 kişilik ekibimizle, 300.000 metrekare iskele ve TSE sertifikalı ürünlerimizle hizmet veriyoruz. Daha çok kiralama üzerine hizmet veriyoruz. Sekiz bin metrekare bir depoda faaliyet gösteriyoruz şu anda. Sekiz dönüm alanda aşağı yukarı 150 tır civarında bir malzemeyi çeviriyoruz Bursa ve çevresine, Marmara ve Ege bölgelerine hizmet veriyoruz. Depomuzda 10 kişi çalışıyor, muhasebede bir kardeşimiz ve forklift şoförlerimiz var. İskelelerimizi kurup söken firmaların çalışanları ve nakliyecilerimizi de sayarsak yaklaşık 150 kişilik bir kadro ile hizmet veriyoruz.
Firmanızı Bursa'da ve Türkiye'de bu sektöre nerede konumlandırırsınız?
Yani Bursa'da, bunu ben söylemiyorum, iskeleci arkadaşlarımızın da tabiriyle alanımızda lider firmayız diyebilirim. Hem kapasite olarak hem yenilikçi bakış açımızla lider firma olduğumuzu söyleyebilirim.
Müşteri kitleniz kimlerden oluşuyor, kimler kiralıyor ya da satın alıyor ürünlerinizi?
Müşteri kitlemiz daha çok inşaat işiyle uğraşanlar. Bunların içinde endüstriyel tesisler inşa edenler de var ancak daha çok konut inşa eden firmalara hizmet veriyoruz. Müteahhit firmalar da taşeronlar da kiralayabiliyor. Alüminyumcular, boyacılar, sıvıcılar, mantolamacılar gibi birçok sektöre hizmet veriyoruz.
Bu dönemde daha çok kiralama mı yoksa satın alma mı revaçta?
Satın alma aslında insanlar için bir maliyet oluşturuyor. Avrupa ve Amerika’da kiralama hizmeti veren firmalar revaçta. Ülkemizde de bu kültür oturmaya başladı. Kriz zamanlarında kiralama daha çok pik yapar. Paranın değerli olduğu zamanlarda insanlar iskeleyi satın almaktan ziyade kiralamayı tercih ederler ancak işler düzeldiğinde satın alma faaliyetleri artar.
Yalnızca Bursa'ya mı hitap ediyorsunuz?
Müşterilerimizin taleplerine göre Bursa'nın yanı sıra Balıkesir, Eskişehir, İzmit, Yalova, dönem dönem, Afyon, Uşak, Kütahya illerine de iş yaptığımız oluyor. Kendi müşterilerimiz şehir dışından iş aldıklarında onlara destek veriyoruz. Örneğin Konya’ya da Kars’a da iskele gönderdiğimiz oldu.
Sektörde şu an öne çıkan yenilikler, teknolojiler var mı?
Avrupa'da yeni sistem iskeleler yapmışlar. Şimdi iskelede aslında yeni bir sistem niye ihtiyaç? Şundan dolayı ihtiyaç; iskeleyi kurarken ve sökerken ustalar sıfır noktasına gelirler. Yani mesela bir katı kurduktan sonra merdivenle bir kat yukarı çıktığında ayağının altında 10 santimlik veya bir metrelik bir boru vardır. O boruya kendini bağlamaya çalışır usta. Aşağıdan bir direk gelir, direği takar, direğe kendini bağlar. Bir yatay gelir, yatayı takar, sonra ikinci direği taktığı zaman bir çerçeve oluşturmuş olur. O çerçeveye kendini bağladığı zaman kendini emniyette hisseder. Sökerken de yine aynı şekilde kalası, çeliği, direği, yatayı alır ve söker. Bu şekilde yukarıda emniyet kemeriyle kendini bağlamazsa boşta kalır. Bu durum her halükarda tehlikelidir.
Avrupa'da geliştirilen sistemle bir katı kurarken aşağıdan yukarıya kuruyorsunuz. Buna göre malzemeler üretilmiş. Yani üç metre yukarıya bir yatayı takabileceğiniz şekilde yataylar yapılmış. Biz de bu şekilde bir numune yaptık Aşağıdan yukarıya yatayı, direği, kalası taktığınız zaman, usta yukarıya çıktığında etrafında tüm güvenlik tedbirleri alınmış, hazır bir iskeleye çıkmış oluyor. Yine sökerken de bir kat yukarının iskelesini aşağı kattayken sökmüş oluyorsunuz ve ayağınızın altında tam dolu bir iskele bulunuyor. Böylece usta, düşmesini engelleyen bir çerçevede çalışıyor. Avrupa'da bunu yapmışlar, nasip olursa biz de Türkiye'de bunu ilk yapan firmalardan biri olmak istiyoruz.
İskele sistemlerin olmazsa olmazları nelerdir? Bu konuda nelere dikkat edilmeli?
Şimdi öncelikle hizmet alınan firmada veya iskelenin TSE sertifikası olduğundan emin olunması lazım. Firmanın bilinen, güvenilir bir firma olması önemli. Firmanın biraz bilinir, güvenilir bir firma olmasına dikkat edilmesi gerekiyor. İskele ayrıca iyi bir iyi bir ekibe kurdurulmalı. Bizim bu konuda bir kullanma klavuzumuz var, en önemli husus ustanın güvenlik kurallarına uygun kurulması. Bir de aslında insanların en çok dikkat etmediği nokta köşe dönüşlerinin tam olması lazım iskelede. Bu, güvenlik için çok önemli bir husus.
Firma olarak hangi kalite belgelerine sahipsiniz?
İşimizi icra edebilmemiz için gerekli olan TS 12810-1 Sertifikamız ve ISO 9001 Belgelerine sahibiz.
Mesleğinizde iş güvenliği kriterleri var mı?
Türkiye’de yüksekten düşerek ölmelerin yüzde 40 civarı iskeleden düşmelerle gerçekleşiyor. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığımızın başlattığı çalışma ile iskele üretimi, montajlama aşamaları sertifikalara bağlandı. Bu şekilde standartlar yükseltildi ancak burada herşeyi devletten beklememek gerekiyor. Gördüğüm kadarıyla eğer bir firmaların yetkilileri bu kurallara uyarsa çalışanlar da buna uymak zorunda kalıyorlar. Eğer başıboş bırakırsak çalışanlar da kuralları uygulamıyor gibi bir durum var.
Peki yanlış firma ve ürün seçimlerinin bedelleri neler olur?
Bizim sorumluluğumuz malzemenin sağlamlığında başlıyor. Biz ürettiğimiz ürünlerde hep robotik kaynaklarla kaynak yapıyoruz. Sıcak daldırma galvaniz işlemi yapıyor, et kalınlıklarına dikkat ediyoruz. Platformlarımızı, kalas dediğimiz ürünleri, iskelelerin üzerinde gezinilen yürüyüş yollarını hep güzel şekilde kaynatılmış şekilde ürünlerden inşa ediyoruz. Sıcak daldırma galvaniz işlemi paslanmayı önlüyor, bu yüzden çok önemli. Bizim gerçekleştirdiğimiz işlemlerden sonra iskelelerimizin malzemeleri en az 20 yıllık bir sürede paslanmadan korunuyor. Yanlış yerden yanlış ürün alınırsa ne olur? Bir kalas kırılır, düşer. Usta zarar görür. Allah korusun inşallah ölmesin ama yaralanabilir ya da daha kötü şeylerde olabilir yani. Biz öncelikle işimizi yaparken can güvenliğinden sorumluyuz.
Bu işte belli başlı sorunlar var mı?
Her sektörde olduğu gibi bizde de var. Kalifiye eleman sorunu bir şekilde çözülüyor aslında. Yani sonuçta insanların bir işe ihtiyacı varsa o işi yapıyorlar yani. Seven de daha güzel yapıyor. Bizim teftiş, denetleme konusunda problemimiz var. Bu durum da bizim sektörümüzde haksız rekabete ve problemlere sebep oluyor.
Yerli üreticilerle yabancı firmalar arasında bir rekabet var mı?
Aslında var. Yabancı firmalar Türkiye'de inşaat sektöründeki iskele sektörüne pek giremiyorlar. Bu konuda endüstriyel tesislerde haksız rekabetler oluşuyor. Endüstriyel tesislerde tesis sertifikası ilk çıktığında yerli üreticilerimizin birçoğunda tesis sertifikası yoktu.
Haliyle yabancı firmalardan Deutschland International, Non-France gibi sertifikası olan firmaların iskeleleri 2-3 yıl çok iş yaptı. Onlara bir alan açıldı. Sonra bizim Türk firmalarımız da güzel ürünler ürettiler. Tesis belgelerini aldılar. Bazı firmalarımız bir gurur kaynağı olarak Non-France'a başvurdular. Sonra o rekabette arayı zamanla kapattık. Şu anda taşlar yerine oturmuş durumda.
Hedefleriniz nelerdir?
Firmamız şu anda gayet iyi durumda. Ondan memnunuz. Ama şöyle söyleyeyim bu yeni çıkaracağımız, kurarken ve sökerken iskeleden düşerek ölümlü ve yaralanma kazaları bitirecek iskele projemizde biraz daha şubeleşerek ilerlemeyi düşünüyoruz. Ege ve Marmara bölgeleri bu konuda bizim hedefimiz. 5 yıl sonra Ege ve Marmara'da birkaç şubesi olan bir firma olmak gibi bir hedefimiz var.

