2025-11-18 13:01:39

Kurakçıl peyzajdan ne anlamalıyız?

Fulya Akfidan Sevim

18 Kasım 2025, 13:01

Kuru değil, akıllı peyzaj.

18 Ekim 2025 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan “Kurakçıl Peyzaj Uygulamalarına İlişkin Usul ve Esaslar” başlıklı kararname, ülkemizde suyun doğru yönetimi ve iklimle uyumlu yeşil alan tasarımı açısından tarihi bir adım oldu. Bu karar, yalnızca bir düzenleme değil — peyzajı artık estetikten öte, suyun yönetildiği bir planlama alanı haline getiriyor.

Kurakçıl peyzaj, çoğu kişinin sandığı gibi “kuru” ya da “renksiz” bir anlayış değil;

doğayla çatışmayan, suyu verimli kullanan, yerel bitkilerle dengeli bir sistem kuran bir yaklaşım.

Yani mesele bitkiyi azaltmak değil; doğru yerde, doğru türle yaşatmak.

***

Aslında peyzaj zaten kurakçıl olmalıydı

Bu kararname, “artık doğaya rağmen değil, doğayla birlikte tasarlayın” diyen bir farkındalık metni.

Sahada hep gördüğümüz bir gerçek var:

Bakımı mümkün olmayan, suya ve enerjiye bağımlı peyzajlar uzun ömürlü olmuyor.

Toprağın sesini, rüzgârın yönünü, kökün derinliğini bilmeden yapılan hiçbir proje sürdürülebilir değil.

O yüzden aslında her peyzaj, doğası gereği kurakçıl olmalı.

***

Suyu etkin kullanmak ne demek?

Kararnameyle birlikte artık hiçbir projede içme–kullanma şebeke suyu ile sulama yapılmayacak.

Sulamada arıtılmış atıksular, gri sular ve yağmur suyu öncelikli olacak.

Yani suyu azaltmak değil, yeniden dolaşıma sokmak hedefleniyor.

Bu yalnızca bir teknik değişiklik değil; düşünce biçimimizin dönüşümü.

Burada Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın vizyonunu özellikle takdir etmek gerekir.

81 il için hazırlanan Bitki Rehberi Projesi, kentlerin kendi iklimi ve ekolojisine uygun bitki seçimini yönlendirecek.

Şehrin kimlikli bitkilerini karekodla tanıyacağımız, yerel floraya dayalı yeni bir peyzaj anlayışı bu.

Böylece Türkiye, nitelikli ve kimlikli peyzaj tasarımı için güçlü bir veri tabanına kavuşacak.

***

Ama gerçek su yönetimi tüm sektörleri kapsamalı

Şunu sormadan geçemiyorum:

Suyun asıl tüketildiği yerler belli; tarımda, sanayide, üretimde…

Ama konu peyzaj olunca, herkesin aklına ilk gelen şey yine “sulama” oluyor.

Oysa bizim alanımız, tüketen değil yeniden üreten bir sistem.

Yağmur suyunu toplayan, yeraltı suyunu besleyen, toprağı serinleten, kentin nefesini düzenleyen bir ağ.

Yani biz suyu harcamıyoruz; suyun döngüsünü tamamlıyoruz.

Gerçek su yönetimi, yalnızca peyzajla değil, tüm sektörlerin su kullanım bilinciyle mümkündür.

Politikalar; tarım, sanayi, konut ve yeşil alanları aynı denklemde ele almadıkça su dengesi kurulamaz.

Peyzaj burada “görünen yüz” değil, görülmesi gereken çözümün ta kendisidir.

***

Birlikte başarabiliriz

Bu dönüşümün kalıcı olması için, planlama, tasarım, uygulama ve izleme süreçlerinde peyzaj profesyonellerinin etkin biçimde yer alması gerekiyor.

Bakanlığın başlattığı bu süreci sahada bir an önce görmek isteriz; yalnızca kamu alanlarında değil, sanayi bölgeleri, özel okul bahçeleri ve konut alanlarının da bu sisteme entegre olması şart.

Üreticiden uygulayıcıya, akademiden kamuya kadar herkesin aynı hedefte buluştuğu bir sistem, geleceğin garantisidir.

***

Sonuç: Azla değil, akılla yeşeren bir dünya

Su, sadece bir kaynak değil; yaşam alanlarımızın geleceği.

Kurakçıl peyzaj, suyu korumanın değil, doğru kullanmanın adı.

Artık mesele “yeşil alanı nasıl büyütürüz?” değil;

“doğru alanı nasıl yaşatırız?” sorusuna yanıt vermek.

Ve doğa, o cevabı çoktan verdi:

Azla değil, akılla yeşeren bir dünya.

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.