banner94

banner77

banner69

banner88

‘Hedefimiz 10 yıl sonra zirve’

Beyazçatı İnşaat’ın kadın patronları Melahat ve Sabahat Yarıcı kardeşler, sektörde marka olma hedeflerini ortaya koyarak, “En büyük hayalimiz işimizde en iyisi olmak. 10 sene sonra bu işin en tepesine çıkmak istiyoruz” diyor.  ...

01 Temmuz 2012, 17:20
‘Hedefimiz 10 yıl sonra zirve’
Beyazçatı İnşaat’ın kadın patronları Melahat ve Sabahat Yarıcı kardeşler, sektörde marka olma hedeflerini ortaya koyarak, “En büyük hayalimiz işimizde en iyisi olmak. 10 sene sonra bu işin en tepesine çıkmak istiyoruz” diyor.
 
Beyazçatıİnşaat, iki kız kardeşin kurduğu bir şirket. Melahat ve Sabahat Yarıcı kardeşler, uzun süre emlak sektörünün içinde yer aldıktan sonra kendi inşaat şirketlerini kurarak müteahhitlik yapmaya başlamışlar.
 
Projelerinde ince detaylarla fark yaratan Yarıcı kardeşler, sektörde marka olmak için çalışmalarını titizlikle yürütüyor. Melahat ve Sabahat Yarıcı ile inşaat sektörünün ve Beyazçatı’nın geleceğini konuştuk.
 
- Öncelikle sektöre nasıl adım attınız? Bugünlere nasıl ulaştığınızı kısaca anlatabilir misiniz?
 
- Biz Kastamonuluyuz. 15 yıl önce kardeşim Sabahat’in tekstil eğitimi alması için Bursa’ya geldik. Burada kendimize sıfırdan bir hayat kurduk. Ardından 4 yıl sonra da ailemiz geldi. Yaklaşık 14 yıl önce ben emlak asistanı olarak sektöre adım attım. Sonra kendi emlak ofisim oldu. Tabii müteahhitlerle tanıştık. Bir inşaat firmasının satın alma, pazarlama ve finans gibi birçok bölümünde çalıştım. 8 yıl önce de kızkardeşimin sektöre adım atmasını sağladım. Birlikte emlakçılık yaptık. Yeterli deneyim kazandığımı düşündüğüm anda da birlikte kendi inşaat şirketimizi kurduk. Geleneksel Türk aile yapımızda erkek hep öndedir, ön plandadır.  Biz de öyle bir şey yok. Biz ilk baştan itibaren kendi başımızın çaresine bakıyoruz ve birinci derecede yakınlarımızı bile işimize karıştırmıyoruz. Bayanların tek hatası o zaten; birileri hep hayatlarına müdahale ediyor. Onların hayatlarını yönlendiriyor.
 
İŞİ SEVMEK ÇOK ÖNEMLİ...
 
- Erkek egemen bir sektör olan inşaata hem de müteahhit olarak adım atma cesaretini nasıl kendinizde buldunuz? Çok büyük paraların döndüğünü bildiğimiz bu sektörde sadece tecrübe yeterli mi?
 
- Bu sektörde öncelikle bayan olduğunuzu unutup sadece ‘Ben bu işi yapmak istiyorum’ diye başlarsanız başarılı olursunuz. Kesinlikle işi bilmek çok önemli. Sırf parası olup da inşaat yapanlar var ama bunlar belli bir süre sonra vazgeçiyorlar. İşi sevmek ve bilmek çok önemli. Ben hep senelerdir kendimi çırak olarak gördüm. Nasıl cesaret ettim? Aslında paramı bir tarafa koyup keyfime bakabilirdim, gezebilirdim ama şimdi bir sürü kişiye ekmek veriyorum. Kışın da fulltime olmak üzere 48 kişinin çalıştığını düşünürsek aileleriyle bu sayıçok daha büyük rakamlara ulaşıyor.
 
Yaklaşık 4 milyonluk bir proje üzerinde çalışıyoruz. İş bilgime çok güveniyorum. Birçok ‘Ben müteahhitim’ diyen insandan evrak takibinden, şantiyesine kadar işi çok iyi biliyorum. Ciddi anlamda piyasadaki firmaları tanıyorum, firmalar da beni tanıyor. Aslında biraz da; ‘Hadi yap, biz de yardımcı olalım. Katkı sağlayalım’ tarzında onların da yönlendirmesiyle oldu. Bu da benim için avantaj oldu; sıfırdan sadece paramı alarak bu işe başlamış olsaydım daha çok korkardım diye düşünüyorum.
 
- Peki nesini sevdiniz bu işin? Sizi cezbeden yanı neresi?
 
- Bu benim işim. 14 yıldır hep meslek olarak baktım. Yani inşaat yapmak değil de daha çok pazarlamak, evrak kısmında veya ofisinde kalmaktı aslında amacım ama bir şekilde kendi inşaat firmamı kurdum. İşimi çok seviyorum, şantiyeyi seviyorum, ömür boyu bir ev sahibi olmak için didinen insanlara anahtarlarını teslim etmek güzel bir duygu.
 
- Sektörde sizin gibi müteahhitlik yapan kaç kadın patron vardır?
 
- Başka bayan yok. Sadece kooperatifçilik yapan bir bayan var; Şükran Müngen Koçak.  Ama o bizim gibi parasını, her şeyini bu işe yatırmış değil, başkalarının parasını idare etmiş, Arada böyle bir büyük fark var. Ancak o da kooperatiflerini iyi yönetmiş ve alışılagelmişin dışında çok kısa sürelerde bitirmiş. Malzemecilerinden de duyuyoruz ‘Gerçekten sağlam iş yapıyor, ödemesinde rahat ediyoruz’ diye.
 
- Ne güzel hemcinsiniz için böyle güzel sözler sarf etmeniz
 
- Zaten bir bayan iş yapıyorsa kesinlikle arkası geliyor. Bayanlar işi daha ciddiye alıyor, üstünde çok duruyor, detaylara çok dikkat ediyor. O yüzden de daha başarılılar diye düşünüyorum. İnşaat alanında bayanlar kesinlikle daha başarılı olabilirler. Biz daha detaycıyız. Birçok erkeğin görmediği şeyleri görüyoruz. Çünkü daireleri en çok biz bayanlar kullanıyoruz. Erkekler sadece akşamları gelip, otel gibi  kullanıyorlar. Bu nedenle kadınların ihtiyaçlarını biz daha iyi tespit edebiliyoruz.
 
DETAYLAR ÇOK ÖNEMLİ...
 
-Erkeklerin görmediği neleri gördünüz örneğin?
 
- Senelerce başka firmalarla çalıştığımızda lüks daireler yaptık ama kesinlikle balkona bir musluk, bir priz, bir uydu anteni koymadık. Balkonun büyüklüğüne dikkat etmedik. Şu anda kendi ürettiğimiz konutlarda bunların hepsine çok önem veriyoruz. Banyodaki prizlerin yeterli sayıda olmasına dikkat ettik. Antrede ahşap süpürgelik kullandık, bunu hiç bir inşaat şirketi kullanmıyor. O da bir detay oldu görenler özellikle çok beğendi.
 
- Bu sektörün içinde kadın olmanın zorlukları nelerdir?
 
- Bayan patron duydukları zaman çok şaşırıyorlar. Onların şaşkınlığı bize hoş geliyor. ilk etapta birçok insanın bayan olduğumuz için ‘Acabası’ vardı. ‘Bugün yapıyoruz, yarın bırakırız’ gibi işe eğlence olsun diye girdiğimizi düşünenler oldu. Ama işler ilerledikçe insanlar bizim ciddiyetimizi anladılar. Şuanda bir sürü ciddi inşaat firmasıyla çalışıyoruz. Özellikle işini iyi yapan markalarla çalışmaya dikkat ediyoruz. Bizim için para ikinci planda, malzemeyi ucuza mal etmekten ziyade kaliteli malzeme alıp, kaliteli işçilik en büyük amacımız.
 
Sebahat Yarıcı: İşçilik yaptırdığımız zaman herhangi bir sorun yaşadığımız zaman karşımızda ciddi bir firma olmasını istiyoruz yani…
 
-Bu işte başarının sırrı nedir?
 
- Bu işin okulunu da okusanız önce çıraklığını yapmalısınız. Onun haricinde önemli pazarlamayı, finansı, satın almayı bir çatı altında yönetebilmek. Bir inşaat şirketini yönetmek için inşaat mühendisi veya mimar olmama gerek yok; Ben zaten inşaat mühendisi ve mimarla çalışıyorum. Demir bağlamasını bilmeme gerek yok, çünkü zaten o işi bilen insanlarla çalışıyorum veya bir şeyin muhasebesini ayrıntısına kadar bilmeme gerek yok, ben şirket yönetiyorum muhasebeme de bu işin uzmanı olan insanlar bakıyor ama onları ben seçiyorum. Bu işte başarının sırrı burada; Sizi yarı yolda bırakmayacak, işinin ehli olan kişilerle çalışmak. Yani bir mimar inşaat şirketi kuracak ve başarılı olacak diye bir şey yok. Mimar belki projeyi çok iyi çizebilir ama satın almayı iyi yapamaz veya işte pazarlamasını çok iyi yapamaz. Pazarlayamadıktan sonra bir sürü daire yapmışsınız ne olur ki…
 
- Aklınıza hemen geliveren bir anı var mı?
 
- Bir sürü var. O kadar çok şey yaşadık ki… Topuklarımız mı kalmadı inşaatlarda, pantolonumuz mu yırtılmadı…
 
- Topuklu giyiyor musunuz inşaatta da?
 
- Tabi ki.
 
S.Y.: İnşaatta geri geri tahtanın üzerine inmem gerekiyordu. Döndüm, ineceğim sırada pantolonum boydan boya yırtıldı. İnemiyorum, çıkamıyorum. Elimdeki katalog ile kapatıp, ofise telefon açtım. Gelip beni aldılar, pantolonumu değiştirdim ve sonra tekrar daire göstermeye devam ettim.
 
- İnşaatlarda bayanlara pek alışkın olmadıklarından tepeden üstümüze sıva atan çalışanlar da oldu. Ama şimdi bir şekilde alıştı insanlar sektörde bayan görmeye. Bugünlere kolay gelmedik. Gerçekten zor geldik. Topuğumuz kaldı derken ayakkabılarımız hep inşaatlarda eskidi. Pazarlama için de olsa bir şekilde binlerce defa o inşaata girdik.
 
DÖNÜŞÜM İÇİN KENT MECLİSİ
 
- Kentsel dönüşüme talip olma gibi bir niyetiniz var mı?
 
- Doğru yerde, doğru zamanda, doğru projeyle kesinlikle var. Ama bizim projemiz mutlaka mevcut halinden çok farklı, gerçekten getirisi olabilecek, ‘Gerçekten kentsel dönüşüm olmuş, çok değişmiş’ denilebilecek şekilde düşünürüm. Yoksa hiçbir anlamı yok benim için. Ancak kentsel dönüşümden önce planlama olması lazım. Şehir Plancıları, mimarlar ve inşaat mühendisleri gibi akademik odalar da bu işin içinde olmalı. Üç-beş kişinin insiyatifine kalmasın. ‘ Kent Meclisi’ kurulsun. Bursalılar kendi gelecekleri ile ilgili kararlarda söz sahibi olsun.
 
-Eroğlu Group gibi ulusal ölçekteki firmaların Bursaya gelmesini nasıl değerlendiriyorsunuz? Bursalı firmaları rekabette zorlar mı?
 
- Şimdi yeni yönetmelik, yeni kanunlar ile zaten büyük şirketler ayakta kalacak, küçük şirketler biraz zor tutunacak. Kentsel dönüşümle de birlikte Bursa’da inşaat sektörü açısından ciddi bir pasta var. Ulusal firmalar finans açısından daha güçlü olduğu için onların payı daha büyük olacaktır. Yani küçük inşaat şirketlerinin işi biraz zorlaşacak. Onun için inşaat şirketleri ya birleşecek ya da büyük inşaat şirketleriyle birlikte hareket edecekler.
 
MARKA OLMAK İSTİYORUZ
 
-Sektörde varmak istediğiniz nokta neresi? Hedefleriniz
 
- Biz marka olmak istiyoruz. En büyük hayalimiz işimizde en iyisi olmak. Öyle kendimize herhangi bir hayal kurarak sınırlamak istemiyoruz. Biz 10 sene sonra bu işin en tepesinde olmak istiyoruz. A projesi, B projesi fark etmez, bu işi en iyi yapan firma olmak istiyoruz. Çevrede pek çok firma inşaat yapıyor. Gayet güzel malzeme kullanıp, gayet güzel inşaat yapanlar var. Ama bizim bir çizgimiz olsun istedik. Desinler ki; “Beyazçatıİnşaat’ın bahçe düzenlemeleri çok güzel oluyor. Sosyal alanları mükemmel.” Yani farklı bir fikrin varsa para kazanıyorsun. Biz de farkımızla farkedilmek istiyoruz.
 
3 PROJE DAHA GELİYOR
 
- Sıradaki proje ya da projeleriniz?...
 
- 2’si Mudanya’da, 1’i Güzelyalı’da olmak üzere 3 yeni projemiz var. Mudanya’daki mevcut projemizin hemen yanında, çok yakında 90 ve 80 daire olmak üzere iki ayrıçalışmaya start vereceğiz. Şu anda planlamasını yapıyoruz. Güzelyalı’da da 40 dairelik başka bir projemiz var. 5 bin 500 üzerine 8 bin m2 inşaat alanı olacak. Toplam 90 dairelik projemizde daha çok 1+1 ve 2+1’ler olacak. Bu projelerimiz de Beyazkentstandartında olacak. Hatta üstüne mutlaka farklı fikirler uygulayacağız. Bizi temsil edecek, farkımızı ortaya koyacak, başkalarının düşünemediği ekstra bir şeyler olacak.
 
-Bu arada neden Beyazçatı?
 
-  Beyazçatı, temizliği, dürüstlüğü temsil etsin istedik. Bir de Beyazçatı, kadınlara karşışiddetin önlenmesi için çalışmalar yapan Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı’nı akla getiriyor ve kadın çağrışımı yapıyor. Beyazçatı dendiği zaman Mor Çatı’dan alaka kurup sahibi bayan mı diye soranlar var. Çatının birleştirici bir yönü de var. Ortak bir amaç altında birleşmek. Diğer taraftan beyazın güneşışınlarını yansıtma özelliğinden dolayı uzmanlar evlerin sadece çatısı bile beyaza boyanırsa küresel ısınmayla mücadelede yılda en az 2-3 derecelik iyileşme sağlanacağını söylüyor. Nobel fizik ödülü sahibi Steven Chu’nunöncülük etmesiyle Amerika ve Avrupa ülkelerinde evlerin ve işyerlerinin çatıları beyaza boyanıyor. Yani oradaki doğayla ilgili manevi hazzı da göz önünde bulundurduk. Öte yandan şantiyede bizim kadar hoyratça beyazı kullanabilen kimse yok. Erkekler genelde hep krem kullanıyor. Biz şantiyede beyaz kullanıyoruz. Beyazı rahat bir şekilde hem içerde hem dışarıda korkmadan uygulayabiliyoruz. Eğer kirlenecekse kırmızı da kirlenecek, beyaz da kirlenecek. Bir şey fark etmiyor.
 
-Renkleriniz de yeşil-beyaz. Bursasporu unutmayalım
 
- Tabi renklerimiz de hem Bursa’yı hem de Bursaspor’u temsil ediyor. KısacasıBeyazçatı olarak her şeye bir anlam yükledik.
 
- Sektörünüzün en önemli sorunu nedir?
 
-Kaliteli işçilik bulamıyoruz. Kaba inşaattan tutun, fayans işçiliğine, tesisattan elektriğine, boyası, kartonpiyerine kadar işini iyi yapanı bulmakta zorlanıyoruz. İşi öğretmek zorunda kalıyoruz. Onun için eğer insanlar kartonpiyerci olacaksa meslek lisesinde eğitilsinler istiyorum. Fayans işçiliği yapacaksa, bunu meslek edinecekse bunun meslek lisesi olsun, belli günlerde de şantiyeye uygulamaya gelsin. Bu işi adamakıllı yapsın. 
Yorumlar (0)
Yorum yapabilmek için lütfen üye girişi yapınız!
banner100
açık
banner61
banner62
banner92
banner89