2023-09-20 16:50:56

Şehir planlamanın önemi

ULUAY KOÇAK GÜVENER

20 Eylül 2023, 16:50

“Şehir planlama disiplini” disiplinler arası bütün bir sistemdir. Şehir planlamanın temel prensiplerinin en başında üst ölçekten alt ölçeğe kadar hiyerarşik planlama kademelenmesi gelir, kentsel sistemler bir bütündür ve bir bütün içinde ele alınmalıdır. Yerleşimler, bilimsel yaklaşımlarla bilimsel veriler ışığında incelenir, yerleşimin ülke ve bölge içindeki yeri, ulaşım bağlantıları, konut alanları, çalışma alanları ve doğal verilerine göre planlama yapılır.

Fiziksel mekânsal kararların yanında, yerleşimin ekonomik yapısı, sosyolojik yapısı, sektörel yapı analizleri çerçevesi de çok önemlidir.

Şehir planlama mesleğinin konusu en genel anlamda, ülke düzeyinden yerel ölçeğe kadar her türlü yerleşmede fiziksel / mekansal gelişmelerin bir plan / düzen çerçevesinde biçimlenmesine katkıda bulunan ve yasa ve yönetmeliklerin verdiği yetkiyle şehir planlarının yapılmasıdır. Bunu yapan kişi olan şehir plancısı, planlı gelişmenin sağlanması için, çok önemli bir yerde bulunmaktadır, çünkü yerleşmelerin değişiminde etkili olabilecek mekansal, sosyal, demografik, ekonomik ve teknik verilerle estetik, kültürel (tarihi-arkeolojik), doğal/ekolojik etmenleri birlikte değerlendirerek geleceğe yönelik amaç ve hedefleri koyan, uygulama araçlarını, süreçlerini tanımlayan, karar vericilere alternatif öneriler oluşturan ve bunların uygulanmasında rol alan uzmandır.

Şehir plancılığı; yaşadığımız şehirleri her yönüyle nasıl olacağını belirleyen bir meslek grubudur. Üniversitelerin 4 yıllık fakültelerinden mezun olunur, çok geniş bir yelpazede eğitim sunulduğu için her sektörle ilgilenmesi ve bilgi alış verişi olması gerekir.

Şehir plancıları; mimarlar, jeoloji ve jeoloji mühendisleri, ulaşım mühendisleri, inşaat mühendisleri, harita mühendisleri, sanat tarihçileri, ekonomist, peyzaj mimarları, istatistik uzmanları gibi çok çeşitli disiplinlerle birlikte çalışır.

Tüm dünyada küreselleşme dediğimiz özellikle sanayi devriminden sonra kentlere yığılmalar başlamış ve ülkemiz de bu akımından etkilenmiştir. 1970’lerde kırsal nüfusumuzun kent nüfusuna oranına bakıldığında, Türkiye’de yüzde 70 iken 2023 yılında kentlerde yaşayan kişilerin oranı yüzde 92’dir. Kırsal alanda yaşayanların oranı yüzde 8’dir. Dolayısıyla bu dengesizlik bir çok karmaşayı beraberinde getirmektedir.

Son 50 yılda küreselleşme dediğimiz yaklaşım ve kentlere hızlı göç tüm dünyada kimliksiz yerleşimler oluşturmuştur. Dolayısıyla şehir planlamaya geçmişten daha çok önem vermemiz gerektiği aşikardır.

Tarihsel süreç boyunca değişen koşullar ve ihtiyaçlar doğrultusunda sürekli bir devinim halinde kentlerin en büyük tanıklıkları arasında mekanlar yer almaktadır. Yaşadığımız şehirlerin yaşamlarımızın şekillenmesinde doğrudan etkileri vardır. Bu nedenle söz konusu mekanların konumlandıkları yer ile bütünlük kurması sonucunda çeşitli anlamlar kazanmaktadırlar.

Doğal yapısı korunan, tarihi mirası korunan, refah seviyesi yüksek, risklere karşı dirençli yerleşim alanlarının planlanması geçmişe göre yüksek derecede önceliğimiz olmalıdır.

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.