2025-07-14 13:24:02

Yaz mevsimiyle gelen hafiflik arayışı

Nur Gül ARSLAN

14 Temmuz 2025, 13:24

Yaz mevsimi geldiğinde sadece giysilerimiz değil, duygularımız ve mekâna bakışımız da hafifler. Kalın perdeler açılır, duvarlara sinmiş gölgeler silinir, fazlalıklar gözümüze batmaya başlar. İç mekânlarda sadeleşme arzusu uyanır. Peki bu mevsimsel dönüşüm sadece sıcaklıkla mı ilgilidir? Yoksa yaz, bilinçdışında barındırdığı "özgürlük, ferahlık ve geçicilik" duygularıyla bizi içsel bir sadeleşmeye mi çağırır?

Mekânın psikolojisi tam da burada devreye giriyor. Zira yaşam alanlarımız, yalnızca fiziksel değil; zihinsel, duygusal ve mevsimsel bir arayüzdür. Yazın gelişiyle birlikte daha az eşyayla yaşamak isteriz. Açık renkler, doğal dokular, organik malzemeler, ketenler, rattanlar ve pamuklar kendine daha fazla alan bulur. Bu seçimler yalnızca dekoratif tercihler değil; zihinsel detoksumuzun, içsel sadeleşmemizin mimari karşılıklarıdır.

Minimalist çizgiler, doğayla iç içe olma arzusu, balkonları ve terasları yeniden yaşanır mekânlara dönüştürme çabası, yazın iç mekânda bıraktığı en güçlü izlerdendir. Dış mekânla kurulan bu temassal ilişki – ister bir yazlıkta, ister şehir merkezindeki küçük bir balkonda olsun – bize mekânın aslında statik değil, mevsimle şekillenen bir canlı organizma olduğunu hatırlatır.

Bu dönemde kullanıcılar, konforu gösterişli olandan çok “hafif hissedilende” arar. Gürültüsüzlük, serinlik, sadelik… Bunlar yaz mevsiminin yeni konfor tanımlarıdır. Psikolojik olarak da bu aylarda aidiyet değil geçicilik hissi yükselir; bu nedenle daha geçici düzenlemeler, daha esnek yerleşim biçimleri ve anlık ihtiyaçlara cevap verebilen esnek mobilyalar ön plana çıkar.

Mimarlar ve tasarımcılar için bu dönem, kullanıcı beklentilerinin zihinsel dönüşümüne kulak verme zamanıdır. Çünkü iyi bir mekân yalnızca estetik değil, aynı zamanda sezonsal duygu durumuna da cevap verebilen bir varlıktır.

Yaz, mekânı hafifletir. Hafifleyen mekân ise insanı…

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.