Emlak sektörü, Türkiye çapında arzu edilen ve yapılması her zaman emeklilerin aklının bir köşesinde bulunan güzel bir sektör. Oysa sektöre giriş kadar çıkış da önemli.
Mesleğe başlarken sektörün bazı yazarlarını veya duayenlerini öneriyoruz. Örneğin Kürşat Tuncel, Ahmet Büyükduman ya da Elif Tosun gibi yazarları ya da Kadir Yıldırım, Sühran Aras, Melek Saraçer gibi duayenleri…
Bir sektörde nasıl kalıcı olunur sorusunu sormak istiyorum? Sektörümüzdeki bazı arkadaşlarımız, işlem bittilerini ‘ticaretimiz bitti’ diye açıklıyorlar. Eğer meslek erbabıysak gerçekleştirdiğimiz işlemleri bir ticaret olarak görmemeliyiz kanımca. ‘Ticaret’ dendiği zaman alınan hizmet bedelinin oran ve fiyatı, belli değil. Gerçekleşen işin tam olarak ne olduğu belli olmuyor. Devletimizin yönetmelikte belirlemesine göre, alıcı ve satıcı toplam hizmet bedelimiz yüzde 4’ü aşamaz.
Gelelim sektörümüzdeki insan faktörü değişim oranına… Sektöre giren on kişiden sekizi sektöre girdikten sonraki ilk beş yılda işi bırakıyor. Mesleğimiz öyle sanıldığı kadar da kolay bir meslek değil. İşe girdikten bir yıl sonraya kadar bile tüm akraba, eş dost ve diğer arkadaşlar sektörde kalıcı olup olmadığını sorguluyorlar. Ve mesleği ne şekilde yapacaklarını merakla gözlemliyorlar.
Bu sektörde insanların mesleğimizi birkaç türde yaptığını gözlemledim. Bazı danışmanlarımız var ki beş yıl içerisinde işi maksimum yapıp, zengin olmak istiyorlar. Bazıları önce güven oluşturup, sonra bu işi gelecek kuşaklara aktarmak istiyorlar. Bazıları da meslektaşlarına ekmek kazandırmak isteyen şirket kurucuları oluyor.
Her meslekte olduğu gibi bu meslekte de aşırı hız bazen meslektaşlarımızın yıpranmasına neden olabilir. Sektöre yeni başlayan pek çok marka ilk birkaç yıl hizmet bedeli almama düşüncesiyle müşteri kazanmaya çalışıyorlar. Ancak bu hareket hem kendilerinin hem de meslektaşlarının zarar görmesine neden oluyor.
Oysa işin etik yanı öyle değil, sektörde yapılması gereken pek çok uygulamalar var. Önce müşterimizin mülkünün satılıp satılmama kararını tarafsızca sorgulayıp söyleyebilmek gerekiyor. Hala mülk fiyatı tırmanma sürecinde iken mülkünü satan emlak danışmanı arkadaşlarımız var. Bazı arkadaşlarımız ise kazandırma payı zirve noktasına geldiğinde satışa yönlendiriyor işi, bu çok güvenilir ve doğru bir yol.
Bazıları da kendi hizmet bedellerini düşünüyor. Onlar için müşterinin kazanıp kazanmaması pek de önemli değil. Onlar için önemli olan kendi alacakları hizmet bedeli. Asıl olan ve en önemlisi müşteriye kazandırmak, çünkü en iyi tanıtım, en iyi reklam müşterisine kazandıran emlak danışmanlığıdır. Böyle danışmanlar hiç reklam yapmazlar, sadece memnun müşterilerin önerisiyle yeni müşteriler kazanmaya devam ederler. Yani kazan kazan yöntemiyle. Müşteriye kazandırırsan daima kazanırsın. Kalıcı olan emlak danışmanları sadece bunu uygularlar. Ne yapıyor da bu kadar kazanıyor diye soruyorsanız, müşterisine kazandırıyordur.
Gelelim Ahiliğe…
Bursa’mızda on bine yakın meslektaşımız gayrimenkul danışmanlığı mesleğini yapıyor. Eğer gerçekten sevilen birer esnaf olmak istiyorsak Ahilik kurallarını da bir nebze olsa bilmek ve uygulamak gerekiyor. Bizim çocukluğumuzda büyüklerimizden dinlediğimize göre, o gün bir esnaf çok fazla iş yapmışsa, son gelen müşterilerini iş yapamayan komşularına yollarlarmış. Böyle bir uygulama son dönemde fazla kalmasa da aslında büyük ofislerde brokerleri o yıl iş yapmayan veya evini geçindirmekte zorlanan danışmanlarını desteklemeliler.
Bu yıl gayrimenkul sektörü için biraz zorlu bir yıldı. Daire alacaklara hem kredi çıkmadı, hem de çok yüksek bir faiz oranı belirlendi. Bu yıl depremden sonra kiralık daire fiyatları da çok arttı. Sektörde hizmet veren gayrimenkul danışmanları bir maaş da almıyorlar. Bu arada hem evlerini geçindirmek, hem vergi ödemek, hem benzin masraflarını karşılamak, hem de tüm giderlerini karşılamak zorundalar. Ayakta kalabilmek için tutumlu olmaları gerekiyor. Bursa’mızdaki meslektaşlarımızla birbirimizi çok iyi tanıyoruz. Sektöre giren yeni danışman, birkaç ay içinde nasıl bir danışman olduğunu tüm sektöre gösteriyor. İşini iyi yapmayan veya işinde hatalı olan girişimciler, sektörden kolayca kopabiliyorlar, çünkü bu işte en önemli şey kulaktan kulağa dolaşan bilgiler.
Kulaklarımıza gelen tüm bilgilerin güzel gelmesi için naçizane bir önerim var. Seviye 4-5 sertifikalarını verirken danışmanlarımıza meslek yemini ettirelim. Bu yemin tüm hayatları boyunca kulaklarında çınlasın. İşimizde saygıdeğer olmamız gerekiyor, meslektaşlarımızın ve müşterilerimizin birbirine güven vermeleri ve mesleğini doğru yapmaları gerekiyor. Elbette ki her meslekteki gibi çürük elmalar çıkabilir. Ama bizim sektör bu çürük elmaları çok kolay belirleyip aramızdan çıkarabiliyor, buna pek çok kez şahit oldum ve olmaya devam edeceğimize eminim.
Hepinize saygı ve sevgilerimi iletiyorum.