Haber: Sibel Öztopçu
Kamu ve özel sektör iş birliğiyle hayata geçirilen yeşil bina projeleri, hem çevresel hem de ekonomik faydalarıyla dikkat çekiyor. Uzmanlar, sürdürülebilir inşaatın sadece bir trend değil, geleceğin zorunlu yapı anlayışı olduğunu vurguluyor.
Bursa Uludağ Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Prof. Dr. Adem Doğangün, Bursa Teknik Üniversitesi Deprem Mühendisliği Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Beyhan Bayhan, İMSİAD YKB., Akyükselen YKB Şeref Demir, Bursa Çimento Genel Müdürü Barbaros Onulay, Konut ve Yapı Gazetesi’ne inşaat ve sürdürülebilirlik konusunu değerlendirdi.
“İnşaat sektörü yeniden şekilleniyor”
Şeref Demir (İMSİAD YKB., Akyükselen YKB)
İMSİAD ve Akyükselen Yönetim Kurulu Başkanı Şeref Demir, sürdürülebilirlik ve teknolojik dönüşüm ekseninde sektörün geleceğine dair değerlendirmelerde bulundu. İnşaat sektörünü önümüzdeki yıllarda etkileyecek ana eğilimleri değerlendiren Demir, “Sürdürülebilir yapılaşma, enerji verimliliği, dijitalleşme, çevre dostu malzeme kullanımı ve kentsel dönüşüm gibi alanlar ön planda olacak. İklim krizine yönelik düzenlemeler de sektörel planlamaları derinden etkileyecek” dedi. Başkan Demir ayrıca, demografik değişimlerin etkisiyle daha küçük, fonksiyonel ve erişilebilir konut tiplerinin önem kazanacağını vurguladı.
"Akıllı binalar yeni bir vizyon sunuyor"
Akıllı şehirler ve binaların sektöre etkisini değerlendiren Demir, bu dönüşümün yalnızca teknolojiyi değil, aynı zamanda yaşam kalitesi, güvenlik ve verimliliği artırdığını söyledi. “Nesnelerin interneti, otomasyon sistemleri ve enerji yönetim yazılımları artık projelerin olmazsa olmazı haline geldi” ifadelerini kullanan Demir, bu değişimin müteahhitler açısından yeni bilgi ve beceri alanlarını da beraberinde getirdiğini belirtti.
"Sürdürülebilirlik ekonomik fayda da sağlar"
Sürdürülebilir kalkınma hedeflerine yönelik belirlenen stratejileri paylaşan Demir, enerji verimli binalar, yenilenebilir enerji entegrasyonu, doğaya uyumlu malzeme kullanımı, atık yönetimi ve geri dönüşüm gibi başlıklara dikkat çekti. “Yaşam döngüsü maliyet analizleri ile uzun vadeli planlamalar yapıyoruz. Bu sadece çevreyi korumakla kalmıyor, ekonomik sürdürülebilirliği de destekliyor” dedi.
"Dijitalleşme ile verimlilik artıyor"
Demir, dijitalleşmenin sektördeki yeriyle ilgili olarak, “Yapay zeka, BIM teknolojisi ve 3D yazıcılar sayesinde zaman, maliyet ve kaynak verimliliği sağlanıyor. Özellikle veri odaklı planlamalar, sürdürülebilirlik performansının izlenmesini mümkün kılıyor” ifadelerini kullandı. 3D yazıcı teknolojisinin hem inşaat sürecini hızlandırdığını hem de daha az atıkla üretim yapılmasını sağladığını da ekledi.
"Dünyadan ilham alıyoruz"
Küresel ölçekte dikkat çeken sürdürülebilir uygulamalara da değinen Demir, “İsveç’te karbon negatif yapılar yaygınlaşıyor, Hollanda suya dirençli şehir planlamasıyla öne çıkıyor. Singapur ise akıllı şehir altyapısını bütünleşik şekilde hayata geçiriyor. Bu örneklerden ilham alıyoruz” dedi.
"Güçlendirme, sürdürülebilirliğin anahtarıdır"
Prof. Dr. Beyhan Bayhan (BTÜ Deprem Müh. Uygulama ve Araştırma Mrk. Md.)
Bursa Teknik Üniversitesi Deprem Mühendisliği Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Beyhan Bayhan ise, inşaat sektöründe sürdürülebilirlik ve deprem güvenliği arasındaki dengeyi sağlamak için kapsamlı bir yaklaşım gerektiğini vurguladı.
“Mevcut yapı stoğunu güçlendirin”
“Mevcut yapı stokunu güçlendirmek, çoğu durumda daha çevreci ve uzun vadede daha verimli bir çözüm olarak öne çıkar” diyen Prof. Dr. Bayhan, karbon ayak izinin yeni yapı inşasına göre çok daha düşük olduğunu belirtti.
Özellikle beton ve çelik kullanımının, yeni yapılarla birlikte ciddi bir karbon salımına neden olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Bayhan, “Malzeme ve kaynak tasarrufu sağlanırken, inşaat atığı da minimum seviyede kalır” ifadelerini kullandı. Ancak her yapının güçlendirmeye uygun olmadığını da vurgulayan Prof. Dr. Bayhan, bazı orta ve ağır hasarlı binalarda maliyetin yeniden inşaya yaklaşabileceğini söyledi. Buna rağmen, sürdürülebilirlik açısından güçlendirmenin daha avantajlı olduğuna dikkat çekti.
“Yerel yönetimler mahalle ölçeğinde düşünmeli”
Bursa gibi aktif fay hatlarına yakın, hızla kentleşen bir şehirde yerel yönetimlerin rolüne dikkat çeken Prof. Dr. Bayhan, “Bina bazlı değil, mahalle, bölge ve kent ölçeğinde çalışmalara yönelinmeli” uyarısında bulundu. Prof. Dr. Bayhan, “Düşük karbonlu malzemelerin kullanımı, sismik izolasyon gibi teknikler, yerel yönetimler tarafından üretilecek teşviklerle daha uygulanabilir hale getirilebilir” dedi. Prof Dr. Bayhan, “Bilimsel temele dayanan kararlar, toplumla birleştiğinde sürdürülebilirlik de artar” diyerek kamu-üniversite iş birliğinin önemine dikkat çekti.
Sismik izolatörler için teşvik şart
Prof. Dr. Bayhan son olarak, “İlk yatırım maliyeti geleneksel sistemlere göre yüzde 10 daha fazla olabilir. Deprem sonrası onarım ihtiyacı olmaması, mal kaybı yaşanmaması gibi avantajlarla bu maliyet zamanla telafi edilir. DASK gibi zorunlu sigorta sistemlerinde sismik izolatörlü yapılar için düşük prim uygulanabilir” diyerek, özellikle konut projelerinde sismik izolasyona yönelik KDV indirimi, faiz desteği gibi uygulamaların devreye alınması gerektiğini belirtti.
"Sektörünün geleceği inovasyonla şekillenecek"
Prof. Dr. Adem Doğangün (BUÜ İnşaat Müh. Bölümü Bşk.)
Bursa Uludağ Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Adem Doğangün ise, inşaat sektörünün sürdürülebilirlik anlamında günümüzde karşı karşıya olduğu yapısal ve ekonomik zorlukları değerlendirdi. “Artan maliyetler ve rekabet ortamı karşısında, teknolojik ve yönetimsel inovasyonlar artık bir tercih değil zorunluluktur” diyen Prof. Dr. Doğangün, sektörde faaliyet gösteren her firmanın kendi inovasyon stratejisini geliştirmesi gerektiğini belirtti. Doğangün, inşaat sektöründeki inovasyon düzeyinin bir ülkenin ekonomik büyümesine doğrudan katkı sunduğunu ifade etti.
“Hem kalite artıyor hem de zaman tasarrufu sağlanıyor”
Geleneksel ve yenilikçi inşaat yöntemleri arasındaki farkı değerlendiren Prof. Dr. Doğangün, “Eskiden masa başında tahmini yapılan zemin değerleri, artık gelişmiş jeolojik ve jeofizik cihazlarla sahada net şekilde ölçülebiliyor” dedi. Yapı tasarımında kullanılan yazılımlar sayesinde projelerin kısa sürede ve daha gerçekçi şekilde tamamlanabildiğini belirten Doğangün, “Beton ve donatı gibi kritik imalat süreçlerinde artık gelişmiş düzenekler sayesinde hem kalite artıyor hem de zaman tasarrufu sağlanıyor” ifadelerini kullandı.
“Ekonomik ve politik istikrar, sektör için hayati”
Prof. Dr. Doğangün, “Ekonomik krizlerde yatırımlar genelde durma noktasına gelir ve inşaat sektörü bundan doğrudan etkilenir” diyerek, istikrarın da sektöre güven kazandırdığını belirtti. Doğangün, yatırımcıların ancak istikrar ortamında inşaat projelerine yöneldiğini belirtti. Ayrıca, inşaat sektörünün doğrudan ve dolaylı olarak çok sayıda alt sektörü etkilediğini hatırlatan Prof. Dr. Doğangün, “İnşaat sektörü yalnızca barınma ihtiyacını karşılamaz; aynı zamanda iş gücü, üretim ve enflasyon üzerinde de belirleyici rol oynar” şeklinde konuştu.