Mimar Sinan için online seminer

GÜNDEM

Mimarlar Odası Bursa Şubesi, Mimar Sinan’ı Anma ve Mimarlar Günü etkinlikleri kapsamında düzenlediği online seminerde, Yüksek Mimar Tevfik İlter’i üyelerle buluşturdu.

‘Mimar Sinan Üzerine Sohbet’ konulu online seminerde, Mimarlar Odası Bursa Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Murat Emrah Saka moderatörlüğünde, Mimarlar Odası Bursa Şubesi Instagram hesabı üzerinden gerçekleştirilen canlı yayında Mimar Sinan hakkında bilgilendirmelerde bulunan Yüksek Mimar Tevfik İlter, “Mimar Sinan’ı tek kelimeyle ifade etmem gerekirse, insan derim. Selimiye Camii’de O’nun gülüdür” dedi.

Mimar Sinan’ın, mimar olmasından önce iyi bir insan olduğunu vurgulayan İlter, “Sinan’ın insan karakterini analiz ettiğimizde neyi, niye yaptığına dair daha detaylı bir bakış açısına sahip oluyoruz. Bunun için de birkaç şeye bakmamız gerekiyor. Bunlardan bir tanesi geriye bıraktığı sözleri. Sinan, ‘Umut ederim ki zamanın sonuna ve kıyamete dek yaptıklarıma göz gezdirecek temiz yürekli insanlar, çabamdaki ciddiyet ve gayreti öğrendiklerinde, insaflı bir gözle bakıp, beni hayır ve duayla anarlar inşallah’ der. Burada çok mütevazi bir kişilik görüyoruz. Yaptığı eserin, herhangi bir yerine başka bir meslektaşı eleştirel bir bakış açısıyla baktığında, O’nun içerisinde bulunduğu şartlar ve döneme göre değerlendirilmesini istiyor. Bu müthiş bir özgüven ve alçakgönüllülük ister” diye konuştu.

“SİNAN, ESERLERİNİ YAPARKEN TOPLUMSAL FAYDAYI ÖN PLANDA TUTAR”

Mimar Sinan’ın eserlerini yaparken toplumsal faydayı ön planda tuttuğunun altını çizen İlter, “Sinan’dan bir yapı yapmasını, şehre su getirmesini, su kanalı inşa etmesini istedikleri zaman, O bu yapıyı yaparken suyu çevre köylere dağıtmayı, çevreyi organize etmeyi de düşünür. O’nun mimarlığının yanında sosyal düşünen bir yapısı, çevreciliği ve mühendisliği de vardır. Bir yapıdaki mimarın birlikte çalışması gereken bütün disiplinlere çok yakın ilgi ve bilgisi vardır. Su kaynaklarının İstanbul’a getirilmesi sürecinde Sinan’ın başka bir yönü ortaya çıkar. Şehre suları getirirken 40 küsür köye su dağıtarak getirir. Devlet bu işe bir bütçe ayırmış, ben bunun üzerine biraz daha eklersem, daha fazla hanenin ve insanın su ihtiyacını karşılarım diye düşünür. Bu artık maalesef unutulmuş bir bakış açısı oldu. Sinan’ı anlamak sadece onun yapılarını anlamak değil. Nihayetinde belirli tekniklere ait, üzerinde çalışıldığında özellikleri anlaşılabilir, kavranabilecek, aynı malzemelerle, bütçelerle, bilgi birikimiyle elde edilebilecek şeyler. Ama bunu yapma düşüncesi ve bu yapıyı yaparken ortaya koyduğu insani tavrı Modabet bence yapıların çok daha önüne geçiyor” dedi.

Mimar Sinan’ın yaşadığı dönemde hem Osmanlı’da hem de Avrupa’da yönetim şekillerinden kaynaklı olarak dini yapıların ön plana çıktığını ve bu dönemde dini yapıların devasa boyutlara ulaştığını söyleyen İlter, “İnanılmaz büyüklüklere geçildiği anda mimarlık ve mühendislik devreye giriyor. Sinan’ın büyüklüğü taşıyıcı sistemde, mühendislikte, mekan morfolojisinde bu organizasyonu onun kadar güzel yapabilen bir başkasının olmamasıdır. Mimar Sinan çocukluğunda kendine mimar hedefi koymuş. Askerlik yapması, orada kazandığı birikim ve edindiği disiplin ona büyük bir tecrübe kattı ve asıl ciddi, büyük eserlerini de çok ciddi tecrübeler edindikten sonra verebilmiştir. Bu anlamda almış olduğu alt eğitim, zemin, bilgi birikimi bunlara yapmaya müsaittir. Ama daha önemlisi her defasında adım adım gitmesi olmuştur. Yani ilk başladığında hemen büyük yapı yapabilirim demedi, çıraklık, kalfalık ve ustalık sırasıyla eserlerini verdi” ifadelerini kullandı.

“ÇOK HEYECANLANDIM”

Ayasofya Hürrem Sultan Hamamı restorasyonunda çalışırken neler hissettiğini ve bu dönemdeki çalışmalarını da anlatan Yüksek Mimar Tevfik İlter, “Böyle bir şans elime geçtiğinde çok heyecanlandım. Fakat bunun yanında en büyük tedirginliklerimden birini yaşadım, uykularım kaçtı. Tarihi bir eserin restorasyonunu yaparken, yapının kendisinden önce tarihini, yapıldığı dönemi ve yapım şartlarını ele almanız lazım. Ben bu süreçte 2 yıldan uzun süre araştırma yaptım. Hürrem’i, Kanuni’yi, Osmanlı’daki hamam kültürünü ve suyu araştırdım. Sinan’ı tekrar okudum, onun kullandığı yapı tekniklerini inceledim. Bu dönemde tek bir mimar olarak bir eseri restore etmeni uzun zaman alır. Birçok bilimin ayrıştığı günümüzde, bunun için farklı disiplinlerden ortaklar bulmalı ve bu işi öyle yapmalısınız” dedi.

“ANADOLU’DA BÜYÜK BİR MİMARLIK KÜLTÜRÜ VAR”

Konuşmasında genç mimarlara tavsiyelerde de bulunan İlter sözlerini şöyle tamamladı; “Anadolu’da büyük bir mimarlık kültürü var. Bu coğrafyada yaşamış uygarlıkların ortaya koyduğu, ortak bir kültürden bahsediyoruz. Bu coğrafya bizim milli bağımızdır, millet olmamızın kökenidir. Bu toprakların üzerindeki insanların birikimidir Sinan’ın ortaya çıkma sebebi. Bizler de o kültüre sahip çıkmalı, bilmeli ve bu birikimden faydalanmalıyız. Mimarlık yapmak için bilgiye ihtiyacınız var ve bilgiye ulaşmanın en güzel yolu da kitap okumaktır. Bu yüzden mimar arkadaşlarımı kitap okumaya davet ediyorum.”

Yorum yapabilmek için lütfen sitemizden üye girişi yapınız!
Sıradaki Haber
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.