Ailenin köklü marangozluk geçmişini modern iç mimarlık anlayışıyla buluşturan Melike Salman, hem yurt içinde hem de yurt dışında çeşitli projeler gerçekleştiren Artwin Concept’in başarısını yazan ekipten biri konumunda.
İşletme mezunu biri olarak çeşitli işlerde çalıştıktan sonra Artwin Concept markasıyla sektöre adım atan Melike Salman, eşi Niyazi Salman ile birlikte çıktıkları bu yolda işin mutfağında yetiştikten sonra mesleki anlamda eğitim almak istediğini ve bu yolda ailecek fedakarlıklar yapmak zorunda kaldıklarını söyledi. Bir yandan mağazadaki işine devam edip, bir yandan 2 çocuk sahibi olan Salman bunun yanında üniversite hayatına da atılınca bir süre zorlansalar da şimdi o sürecin meyvelerini yediklerini ifade etti.
Ahşap ustalığında yılların verdiği tecrübe
Salman ailesinin nesiller boyu ahşap işiyle uğraştığını söyleyen Melike Salman, “Artwin Concept 1960’lı yıllarda Ankara Siteler bölgesinde ahşap işleme atölyesi olarak ticari hayatına başlamış bir firma. Sonrasında 1971 yılında babamız Mehmet Salman’ın Recep Yazıcıoğlu’ndan Yazıcı Otel’in yapımı için bir teklif almasıyla Bursa’ya taşınan atölye, uzun süre Bursa’da iş yaparak 1980’li yıllarda 90 kişi çalıştıran bir ahşap atölyesi olarak faaliyetlerini sürdürüyor. Belki resmi olarak 70’li yıllardan beri Bursa’da ahşap işleri yapıyor olsak da ailenin kökleri Artvin’e dayanıyor ve uzun yıllardır ahşap işleriyle uğraşan köklü bir aileden bahsediyoruz. Bursa’da birçok mobilya markası için imalat yaptıktan sonra müşterilere kaliteli ürünü daha uygun fiyata verebilmek adına 2005 yılında mağazamız açıldı. Ben de eşim Niyazi Salman’la tanışmamla birlikte 2009 yılında sektöre adım atmış oldum. Uzun yıllar bu işin her alanında çalıştım, imalat da yaptım, proje de çizdim, malzeme tedariğini de sağladım ve bu işin tozunu yuttuktan sonra bırakmam mümkün değildi” şeklinde konuştu.
“Yaptığım işi en iyi şekilde yapmalıydım”
Hayattaki mottosunun işini en iyi şekilde yapmak olduğunu belirten Salman, “Ben sektöre adım attıktan sonra mutlu olacağım işin bu olduğunu ve bu işte kendimi geliştirmem gerektiğini düşündüm. Aslında kendi işletmemiz olduğu ve zaten tasarım yaptığım halde bununla yetinmeyi doğru bulmadım ve akademik anlamda bu işin eğitimini almak istedim. Öncelikle Faruk Saraç Tasarım Meslek Yüksekokulu’nda iç mekan tasarımı eğitimi aldım. Bursa’da iç mimarlık bölümünün olmaması benim için zorlayıcı bir faktör oldu. Bu eğitim sonrasında yeniden sınava girerek Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi İç Mimarlık ve Çevre Tasarımı Bölümü’ne dikey geçiş yaptım. Bu süreçte her gün Bursa’dan Bilecik’e gidip geldim. Kolay bir süreç olmadı fakat bu noktada bana çok fazla yardımcı olan eşim ve bütün aileme teşekkür etmek istiyorum. Bana olan desteklerini her zaman hissettirdiler. Ben de elimden geldiğince çok çalışarak, bölümümü dönemin en yüksek ortalaması ile bitirdim ve tüm bu emeklerin karşılığını almış oldum” dedi.
“Müşterilerimle önce sohbet ederim”
Salman, “Bizim işimiz takım çalışması gerektiren bir iş. Ben hiçbir zaman ‘Bu tasarımı ben yaptım’ demem. Biz müşterilerimizle birlikte tasarım sürecini yürütürüz. Bizim, müşterinin beklentilerini anlamamız ve sonrasında elbette ustaların da bizi anlaması çok önemli. Ben tasarımı yapmadan önce müşteriyle buluşup sohbet ederim. Tıpkı şu an sizin benimle yaptığınız gibi ben de müşterimle röportaj yaparım. Onun tarzını, dünyaya bakışını, beklentilerini, taleplerini doğru anlamak tasarımı kusursuz şekilde yapmak adına çok önemli. Bu konuda şanslı olduğuma inanıyorum, hem kadın olduğum için kadın müşterilerin yaklaşımı daha rahat oluyor, hem de işin mutfağından geldiğim için ustalara yapılacak işi aktarmakta zorlanmıyorum. Bizim işin en önemli noktası malzeme bilgisi. Malzeme bilginiz olmadan ne tasarımı doğru şekilde yapabilirsiniz ne de ustaya bunu doğru aktarabilirsiniz. Öyle olunca da iyi bir iş ortaya çıkarmanız imkansız hale gelir. Benim en büyük avantajım malzemeleri çok iyi tanıyor olmam diyebilirim” ifadelerini kullandı.
“Yurt dışında da projelere imza atıyoruz”
Verdikleri hizmetin sadece yurt içiyle sınırlı olmadığını dile getiren Salman, “Biz kendi ihracatımızı yapan bir firmayız. 2007 yılından beri ihracat da yapıyoruz. Libya’da 42 odalı bir otelin iç dekorasyonunu yaptık. 2012 yılında yine Libya’da Sağlık Bakanı’nın evini yaptık. İsviçre, Fransa, Almanya, Kazakistan, Azerbaycan, Tacikistan gibi birçok ülkede işler yaptık. Bu süreçte gümrükleme, sevkiyat, sigorta gibi her alanda gereken çalışmayı yapıyoruz” dedi.
“Yapay zeka tehdit değil işimizi kolaylaştıran bir teknoloji”
Salman, “Mimarlık mesleğinde teknolojiyi, yeni trendleri takip etmek çok önemli. Eskiden çizimler el ile çiziliyordu. Autocad gibi programlar yoktu ama nasıl ki bu programlar çıktığında mimarlık mesleği ölmediyse yapay zeka da bizim için tehdit değil işimizi kolaylaştıran bir teknoloji diye düşünüyorum. Bu teknolojiyi yakından takip edip işimize doğru şekilde entegre edebilirsek meslekte fark yaratabiliriz diye düşünüyorum” dedi.
“3 boyutlu ahşap sanatının Türkiye’deki ilk öğrencilerinden biriyim”
3 boyutlu ahşap işlemeciliği Türkiye’de yeni uygulanmaya başlayan bir sanat. Ahşabı oyma, kakma ve marküteri tekniklerinin tamamını kullanarak çok daha estetik şekilde işlediğimiz bir sanat dalı. Kültür Bakanlığı’ndan onaylı bir sanatçı olan Semih Çelebi’nin ilk öğrencilerinden biriyim. Bununla ilgili bir sergi de düzenledik. Girişte gördüğünüz ahşap işlemeli kapı benim ilk çalışmam. Farklı çalışmalarım da oldu. Ahşaptan tablolar, kapılar tasarlıyorum ve bizzat kendim yapıyorum. Bu konuda da kendimi geliştirmeye çalışıyorum. İç mimari projelerini tasarlarken evin bir köşesinde de kendi el işçiliğimle ürettiğim eserlerden birini kullanarak imzamı o şekilde bırakmak istiyorum” diyerek sözlerini noktaladı.