Ekim ayında gerçekleşecek Cumhurbaşkanlığı seçimi, bu potansiyelin geleceğini şekillendirecek önemli dönüm noktalarından biri olarak görülüyor.
Her seçim gibi, bu süreç de beraberinde merak, beklenti ve doğal olarak bir miktar belirsizlik getiriyor. Ancak KKTC’de tablo biraz farklı. Çünkü ada, bugün yalnızca iç politik dinamikleriyle değil, Doğu Akdeniz’in stratejik dengeleriyle de değerlendiriliyor.
KIBRIS: DOĞU AKDENİZ’İN STRATEJİK KALESİ
Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın geçtiğimiz günlerde Türk Devletleri Teşkilatı Zirvesi’nde yaptığı “KKTC, Türk dünyasının Doğu Akdeniz’deki stratejik kalesidir” açıklaması, aslında tüm adayların ortak hedefini özetliyor: KKTC’yi uluslararası arenada daha güçlü, daha görünür, daha üretken bir ülke haline getirmek.
Bu vizyon, yalnızca siyasi değil, ekonomik ve toplumsal anlamda da büyük önem taşıyor.
Ada’nın jeopolitik konumu, enerji ve deniz ticareti açısından taşıdığı stratejik rol, son yıllarda yatırımcıların ilgisini daha da artırdı. Bugün KKTC gayrimenkul sektörü, turizm ve eğitimle birleşen güçlü bir ekonomik zincirin halkası haline geldi.
SEÇİM, BELİRSİZLİK DEĞİL; YENİ FIRSATLARIN KAPISI
Seçimler elbette her zaman bir bekleyiş dönemidir. Ancak bu bekleyiş, KKTC’de korkulacak bir süreç değil, tam tersine yeniden yapılanmanın fırsat penceresidir.
Hangi aday göreve gelirse gelsin, KKTC artık geçmişte olduğu gibi izole bir yapı değil; uluslararası platformlarda sesi daha gür çıkan, yatırımcı güveni artan bir ülke konumundadır.
Yeni dönemde gündeme gelmesi beklenen enerji iş birlikleri, dijital tapu sistemleri, altyapı yatırımları ve yabancı yatırımcıyı teşvik eden düzenlemeler; gayrimenkul sektörünü çok daha sürdürülebilir bir yapıya dönüştürecektir.
GAYRİMENKUL YERİ’NDEN BAKIŞ: GELECEĞİ OKUMAK
Gayrimenkul Yeri olarak biz, yıllardır KKTC’yi yalnızca bugünüyle değil, geleceğiyle değerlendiriyoruz. Ada’da her seçim, yeni bir vizyonun başlangıcı olmuştur.
Bu yüzden biz, politik gündemlerin ötesine geçerek, yatırımın istikrarına ve kalıcılığına odaklanıyoruz.
Yatırım, doğru analizle her dönemde kazandırır. Çünkü önemli olan, kim yönetiyor değil; vizyonun nereye evrildiğini görebilmektir. KKTC’de bu vizyon artık net:
Büyüyen ekonomi, gelişen şehirler, güvenli yatırım ortamı ve uluslararası işbirliği.
Son söz olarak şunu söyleyebilirim,
Ekim ayında yapılacak seçim, KKTC’nin yönünü değil; gücünü nasıl kullanacağını belirleyecek.
Ve ben inanıyorum ki, kim kazanırsa kazansın, KKTC bundan sonra çok daha güçlü, çok daha görünür bir ada olacak.
Çünkü bu topraklarda artık umut var, hedef var, vizyon var. Bizim görevimiz ise, o vizyonu doğru okumak ve yatırımcıyı geleceğe güvenle taşımak.