2021-05-26 10:08:44

Girişimci ruh

Nedim Yılmaz

26 Mayıs 2021, 10:08

“Tıpkı bir heykele dönüştüreceği hammaddeyi elinde tutan bir heykeltıraş gibi herkes kendi kaderini elinde tutar. Hepimizin hayatı aslında sanatsal bir çalışma gibidir. Hepimiz bir şeyleri yapabilme becerisiyle dünyaya geliriz. Hammaddeyi istediğimiz biçime getirme yeteneği öğrenilmeli ve dikkatle geliştirilmelidir.” -Johann Wolfgang Von Goethe

“Girişimci basit anlamıyla engelleri ve fırsatları ayırt eden ve bu durumdan sonra da her ikisini fırsata çevirebilendir” der Victor Kuam. Aslınsa uzun uzadıya birçok tarifi yapılmıştır fakat en yalın haliyle; şu an ya da yakın gelecekteki bir soruna çözüm bulabilmiş ve bunu fırsata çevirebilmiş kişidir. Her sektörde ve hatta şu an var olmayan bir sektörde bile girişimci olunabilir. Temel esas bir soruna çözüm bulmaktır. Ben girişimci olmak istiyorum denilerek girişimci olunmaz. Herkes kendine bu sıfatı yakıştırmaya çalışsa da birçoğu aslında girişimci tanımına uymaz. Çünkü girişimci çözendir, yaratıcı kişiliğe sahip olandır. Girişimcilik yenilik, farklı düşünebilme kabiliyeti, disiplin ve özgüven ister. Girişimci risk alabilmeyi bilmeli ve girişimi esnasında çıkabilecek problemlere karşı yılmadan, usanmadan çalışmaya devam etmelidir. Dış etkenlerden fazla etkilenmemeli ve sosyal ölçütlere boyun eğmemelidir. Eğer kendi iç sesi yerine çevresinin sesine kulak verirse başarılı olamayıp o an için ona daha iyi görünen bir meslek seçerek, girişim hayatını son vermiş olacak ve gitgide -çağımızın hastalığı olan- pasifleşerek kolay zevkler için yaşamaya devam edecektir. Girişimci için en büyük tehdit budur. İnsanlığa büyük katkı sağlayan nevi şahsına münhasır kişiler bu tuzağa düşmedikleri için başarılı olmuşlardır. Tüm dünyanın yakından tanıdığı Albert Einstein meşhur izafiyet teorisini 8 yılda tamamlamıştır. Faraday çalışmalarının 10-12 yılını çıraklık dönemi olarak tanımlamıştır. Henry Ford’un, Ford Motor Company’yi kurmadan önce 2 başarısız girişimi olmuştur. Thomas Edison ampulün icadı için uzun bir süre çalıştıktan sonra “Ampulü icat edememenin 999 yolunu buldum” diyerek çalışmasının değerini ortaya koymuştur. Bu konuyla ilgili Nietzsche şunları söylemiştir;

“Tanrı vergisi armağanlardan, doğuştan gelen yeteneklerden bahsetmeyin! Pek az yeteneği olan birçok büyük adamın adını sayabilirim. Onlar, başkalarının varlığını bilmediği için övünemediği nitelikleriyle büyüdüler -dahi oldular- Büyük bütünü oluşturmadan önce parçalarını doğru dürüst yapmasını öğrenen becerikli bir işçinin ciddiyetine sahiptiler; bunun yapmak için kendilerine zaman tanıdılar çünkü küçük şeyleri yapmaktan keyif alıyorlardı, baş döndürücü bütünler yerine ikincil parçaları gayet iyi yaptılar.”

Hemen hemen dünya üzerindeki her girişimde ilk yapılan ürün tutmamış ve girişimin geliştirilmesi sonucunda büyük başarılar elde edilmiştir. Şöyle düşünün: 2 çeşit başarısızlık vardır. Birincisi korkudan ya da mükemmel anı beklemekten dolayı fikirlerin uygulanmamasından kaynaklanır. Bu tip bir başarısızlıktan ders alamaz ve korkak biri haline gelirsiniz. İkincisi ise cesaret ve girişimci ruhtan kaynaklanır. Bu durumda başarısız olunsa dahi korumaya çalıştığınız şöhretinizin zedelenmesinin, öğrendiklerinizle kıyasla pek önemi kalmaz. Yinelenen başarısızlık, girişimci ruhu sağlamlaştıracak ve işlerin nasıl yürüdüğünü apaçık gösterecektir. Mozart ile ilgili klasik müzik eleştirmenleri ancak on yıl beste yaptıktan sonra özgün ve önemli bir müzik parçası yazmış olduğu fikrini benimserler. En büyük yetmiş klasik bestecinin üzerinde yapılan çalışma ile baş yapıtlarını ortaya çıkarmak için on yıl çalıştıklarını ortaya koymuştur. Bu durum aslında 10.000 saat kavramını da açıklar. Bir işte başarılı olmak ve ustalık seviyesine gelebilmek için 10.000 saat o iş üzerinde emek harcamak gerektiği söylenir. Bu tam olarak verilen tüm örnekler ile bağdaşmaktadır. İşin özü sıkı çalışmak, yılmamak ve azimle girişime olan güveni sarsmadan yola devam etmektir. Başkaları ne der, başkaları nasıl düşünür demek sadece kendinize olan saygınızı azaltacaktır.

“Girişim gövdesi kocaman bir ağacı baltayla kesmeye benzer. Baltanızın bitek darbesiyle bunu başaramazsınız. Ama kesmeyi sürdürür ve vazgeçmezseniz, eninde sonunda, istese de istemese de o ağaç birdenbire yere yıkılacaktır. O an geldiğinde bulabildiğiniz herkesi çağırıp ağacı dik tutmaları için para verseniz bile bunu yapamayacaklardır. Ağaç yine de toprağa inecektir. Ama eğer oduncu baltasının birinci yada ikinci darbesinden sonra durup Bay Çeng’in üçüncü oğluna “bu ağaç niye devrilmiyor?” diye sorarsa, üç dört darbe sonra yine durup Bay Li’nin dördüncü oğluna, “bu ağaç niye devrilmiyor?” diye sorarsa, ağacı kesmeyi başaramayacaktır. Yolu izleyen herkes için durum aynıdır.” -Zen Üstadı Hakuin

kralbet giriş - kralbet giriş sahabet - sahabet - sahabet - megabahis - betmoon - porno

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.