Geçtiğimiz günlerde Rusya’da yaşanan ve dünyanın en büyük depremlerinden biri olarak kayda geçen 8,8 şiddetindeki deprem bir daha gösterdi ki deprem bölgesindeki ülkeler ve yaşam yerlerinde olabilecek risklere karşı baştan alınan önlem ve uygulamalar ile bir kişinin dahi burnu kanamadan böylesine büyük bir felaketi atlatabiliyorsunuz.
Bu deprem, karaya oldukça uzak mesafede, okyanus içerisinde yaşandı ancak hissedildiği etkisi ile bile binalarda nasıl hasarsız bir şekilde atlatıldığı insanların çoğunun evlerinden güvenle çıktığını gördük. Bölge olarak insan nüfus popülasyonun tabi çok az olduğunu göz ardı edemeyiz ancak bizim için önemli olan böylesine büyük depremlerin olma olasılığı olan bir bölgede binaların alçak katlı ve yatay sistemde inşaa edildiği gözlemleniyor.
Ülke olarak buradan çıkarmamız büyük dersler var. Evet şehirlerimizde fazla nüfus ve kentleşme kaynaklı sağlam zeminler artık yok gibi. Bursa genelinde özellikle ova yanı alüvyon zeminler veya zeminde su olan dolgu malzemesi ile zeminin ana özelliğini kısmen kaybetmiş yerlere inşaatlar yapmak zorunda kalıyoruz. O zaman da mühendislik ve bilim devreye girerek her zemine uygun şartlar sağlandığında her türlü depreme karşı dayanıklı bina yapılabileceği gerçeğini bilmemiz ve buna göre inşaatlarımızı projelendirip zeminleri üzerine yapılacak binaları taşıyabilecek şekilde iyileştirip güvenli yaşam alanları oluşturmak gerekiyor.
Burada tabi ki bir diğer önemli konu bu mühendislik uygulamalarını yapan firmaların da hem ekipman makine parkuru olarak güçlü ve de her zemin koşulunda çalışmaya uygun hem de çalıştırdıkları teknik personelin son derece yetkin ve bilgi sahibi olması gerekliliğidir.
Özellikle Bursa özelinde biliyoruz ve de şahit oluyoruz ki birçok firmanın mühendisi bile olmadan makine parkuru yetersizliği ile hala iş alıp zemin güçlendirme işi yaptığı akabinde yapılan testler ile bu zeminlerin çoğunlukla uygulama eksikliği ya da hatalı imalat yapıldığı ortaya çıkmaktadır.
Müteahhit firmaların bursa üzerinde bu kadar çok dirençli kent ve de depreme dayanıklı geri dönüşüm yasaları üzerinden konuşulduğu bir dönemde özellikle zemin iyileştirme konusunda çok daha hassas olmasını ve bu konuya daha hassas davranmaları gerektiğini bir kez daha vurgulamak gerekmektedir.